Gün
geçtikçe Çingene düşmanlığı denilen ölümcül virüs
Avrupa'nın farklı bölgelerine yayılıyor... 1990'larda
Balkanlarda büyük bir yaygınlık kazanan bu ırkçı hastalık
günümüzde yavaş yavaş Batı Avrupa'ya doğru ilerliyor. Bizleri
kendi toplumsal yapıları, yaşam tarzları için bir tehdit olarak
algılayan insanların sayısı arttıkça onların oyları ile
işbaşına gelen hükümetlerin de tavırları değişmeye başlıyor.
İtalya ve Fransa'da hükümetlerin oralara yerleşen kardeşlerimize
dönük giderek sertleşen tavırları tam olarak bundan
kaynaklanıyor. Balkanlarda ise 1990'lardan farklı olarak ırkçı
karakter taşıyan münferit toplumsal hareketlerin yerini bilinçli
bir şekilde çalışan ırkçı terör grupları almış durumda...
Sorun
nettir. Farklı coğrafyalarda gördüğümüz Çingene düşmanlığı
giderek benzer söylemlerle yaygınlaşıyor. Buna karşılık farklı
coğrafyalarda gelişen Çingene düşmanlığı hastalığının
nedenleri aynı değildir. Batı Avrupa'da bize dönük ortaya çıkan
tepkilerin nedenleri ile Balkan coğrafyasında gelişen ırkçı
terörün nedenleri oldukça farklıdır. Bu yazıda farklılığı
ortaya koymak ve kendi çözüm önerilerimizi geliştirmek
istiyoruz.
***
1990'lar
sonrasında pek çok Balkan ülkesinde önemli toplumsal değişimler
yaşandı. Doğu Bloku'nun çöküşü sonrasında liberal ekonomiye
geçiş sürecinin sancıları Balkan halklarında derin sarsıntılar
meydana getirdi. Bir anda yaygınlaşan kitlesel işsizlik ve genel
olarak ekonomik sıkıntıların neticesinde geçmişte gözönüne
çıkmayan kimi farklılıklar kısa zamanda çatışma nedeni oldu.
Yugoslavya ve Kosova örneklerinde gördüğümüz türden derin
etnik çatışmalar meydana geldi. Yaşanılan acıların sorumlusu
olarak farklı etnik gruplara mensup insanlar birbirlerini
suçladılar... Kanlı çatışmalar çoğunlukla ancak uluslararası
barış güçlerinin müdahalesi ile durdurulabildi. Buna karşılık
farklı etnik gruplara mensup toplumlar arasındaki nefretin ortadan
kaldırılabildiğini söylemek maalesef mümkün değil.
Çingeneler
bu süreçte tüm diğer etnik grupların hedefi olarak görüldü.
Geçmişten gelen düşmanlıklar bu süreçte yeniden alevlendi.
Çeşitli balkan ülkelerinde küçük bir sürtüşme üzerine
Çingene mahalleleri basıldı. Büyük kalabalıklar mahalleleri
yağmaladılar, evler yakıldı. Hayatını kaybeden insanlarımız
oldu. Bu olayların çıkmasına gerekçe olarak ortaya atılan
sebepler çoğu zaman incir çekirdeğini doldurmayacak şeylerdir.
Geçmişte bırakın bu boyutta olayları çocuk kavgasına bile
neden olmayacak gerekçeler, tüm etnik grupların yaşanılan dram
için birbirlerini suçlamaya meyilli olduğu kaos ortamında korkunç
katliam girişimlerinin nedeni oldu.
Kısa
zamanda Balkanlardaki bu atmosfer ırkçı bir siyasal eğilime sahip
grupların ortaya çıkıp güçlenmesine neden oldu. 2000'lerde bu
gruplar silahlı milisler halinde örgütlendiler ve günümüzde
Balkanları kasıp kavuran ırkçı terör eylemleri başlamış
oldu. Kimi zaman yerel otoritelerin desteğiyle güçlenerek daha da
saldırganlaşan ırkçı terör grupları Çingeneler üzerinde
temel amacı yıldırma olan bir terör stratejisi izlemeye
başladılar.
Duvarlara
"Çingeneler Hindistan'a" sloganları yazıldı. En azından
yüzlerce yıldır Avrupa'da yaşayan Roman Çingenelerinin en eski
atalarının arasında Hindistan Çingenelerinin olmasını bahane
eden ırkçı gruplar; Roman Çingenelerinin Avrupa uygarlığının
dışından gelen yabancılar olduğu izlenimini uyandırmaya
çalıştılar. Kimi Roman aydınlarının kendilerine geleneksel
Roman kültürünü terk ederek "Hintlileşme", Hint
isimleri alma gibi bir strateji belirlemesi ise ırkçıların işini
kolaylaştırdı. Oysaki Roman Çingenelerinin dili olan Romanes
Hindistan'ın hiçbir bölgesinde konuşulmadığı gibi esas olarak
bir Avrupa diliydi... Tartışmasız bir biçimde Avrupa'da ortaya
çıkmış ve bağımsız bir dil olarak Roman Çingeneleri
tarafından kullanılmaya başlanmıştı. Aynı şekilde Roman
Çingenelerinin kültürü dikkatli bir şekilde incelendiğinde esas
olarak Balkan coğrafyasının renklerini yansıttığı apaçık bir
gerçekti... Bu gerçeklerin ırkçıların neden işine gelmediğini
çok iyi anlayabiliyoruz.
Irkçı
terörün Balkanlarda izlediği strateji, Çingeneleri korkutmak,
sindirmek ve yıldırmaktır. Çingene toplumunu Balkan halklarının
gözünde giderek daha fazla yabancılaştırmak ve Roman
Çingenelerinin Avrupa'nın yerli halklarından olduğu gerçeğini
sorgulanır hale getirmektir... Henüz bu stratejinin sonuç
aşamasında ne olduğunu bilmiyoruz. Ama şurası kesin; ırkçılar
Roman Çingenelerinin artan nüfusundan, giderek daha fazla eğitimli
Romanın toplumda kendilerine saygın bir yer edinmesinden
rahatsızdırlar. Irkçı terör bu süreci tersine çevirmenin ve
eğer güçleri yeterse bir şekilde Roman Çingenelerini Balkan
coğrafyasında dar bir bölgeye sıkıştırmanın ya da tümüyle
tasfiye etmenin aracı olarak düşünülmektedir.
***
Batı
Avrupa'da yaygınlaşan Çingene düşmanlığının sebepleri ise
tümüyle farklıdır. Balkan ülkelerinin Avrupa Birliği'ne
katılması sonucunda bu ülkelerin yurttaşları için serbest
dolaşım hakkı gündeme gelmiştir. Geçim imkanı olmayan, işsiz
Balkanlılar akın akın Batı Avrupa'nın kaynakları daha fazla
olan ülkelerine gitmeye başlamışlardır. Bu süreçte işsizlik
sigortası gibi sosyal imkanların varlığı bile Batı Avrupa
ülkelerinin bir cazibe merkezi olarak görülmesine neden
olmaktadır. Batı Avrupa'ya yerleşen Balkanlıların önemli bir
bölümünü doğal olarak Balkanların en büyük işsiz kitlesini
oluşturan Roman Çingeneleri oluşturmaktadır.
Günümüzde
Batı Avrupa'da yükselen Çingene düşmanlığı özü itibarı bu
yeni göçmenleri hedef alıyor. Neden? Birincisi büyük
kalabalıklar halinde yabancı bir ülkeye yerleşen tüm göçmenler
yerliler nezdinde her dönem tepki yaratmıştır. Çingeneler göçebe
zanaatçı topluluklar olarak Orta Çağ'da dahi Avrupa'nın farklı
bölgeleri arasında hareket halinde olmuşlardı. Buna karşılık
bu göçlerin bir kuralı vardı. Kendi içlerinde bir disipline
sahip olan Çingene gruplar öncelikle gittikleri bölgelerin yerel
otoritelerine belli bazı belgeler sunarak onlardan izin alır ve
belli bir süre gittikleri yerde yaşamlarını sürdürürlerdi.
Yine de o dönemki nüfus hareketlilikleri dahi yerlilerden tepki
görmüş ve sorunlar yaşanmıştır. Günümüzde Çingene
toplulukları geçmişte olduğu gibi disiplinli bir şekilde göç
etmelerini sağlayabilecek toplumsal bağlarını kaybetmişlerdir.
Tek tek aileler Batı Avrupa ülkelerine yerleşmekte ve çoğunlukla
burada iş bulamadıkları için suç organizasyonlarının eline
düşebilmektedirler.
Batı
Avrupa'daki tek Çingene grubu Balkanlardan yakın zamanda gelen
Romanlar değildir. Geçmişte de Roman Çingeneleri Batı Avrupa
ülkelerine gelmişlerdir ve bunların önemli bir bölümü yerli
kültüre uyum sağlayarak Batı Avrupa Çingeneleri olmuşlardır.
Sintiler ve İngiltere'de Romanickal konuşan Çingene grupları buna
örnek gösterilerilebilir. Ayrıca Roman Çingeneleri dışında
başka Çingene grupları da Batı Avrupa'da varlıklarını
sürdürmektedirler. Almanya'da ve Fransa'da Yenicheler, Avusturya'da
Karnerler, İrlandalı Kalaycılar, İspanya'da Quinquislar ilk akla
gelen Batı Avrupa'lı Çingene gruplarındandır. Yerleşim
tarihleri çok daha eskiye uzanan, Batı Avrupa ile kültürel ve
ekonomik olarak bütünleşmiş bu gruplar Batı Avrupa'nın bir
parçası haline gelmişlerdir. Buna bağlı olarak Avrupa'lı Gaco
toplumları ile ilişkileri çok iyi olmamakla beraber yakın zamanda
Balkanlardan gelen Romanlarla kıyaslandığında hiç de kötü
değildir.
Günümüzde
Balkan Romanlarının Batı Avrupa'da hedef haline gelmesinin ve
hükümetlerin yükselen tepkiye uyarak anti-Çingene yasalar çıkarma
eğilimine girmelerinin nedeni yakın zamanda Balkanlardan gelen
Romanların ve geçimini Batı Avrupa'da kazanma umudu ile buraya
gelen diğer toplulukların artık Batı Avrupa'nın ekonomik yapısı
tarafından hazmedilememesidir. Genel bir ekonomik kriz vardır.
Bırakın yabancı göçmenleri yerliler için bile yeterli iş
yoktur. Haliyle yabancı göçmenler giderek daha fazla tepki ile
karşılanmakta, işsiz göçmenlerin suç örgütlerinin eline
düşmesi ise bu süreci tetiklemektedir.
***
Şu
anda ortada 2 ayrı tablo var. Balkanlar ve Batı Avrupa'da farklı
sebeplerden kaynaklanan bir Çingene düşmanlığı yükselmektedir.
Bu koşullarda alınacak bir dizi önlem ile sorunun
hafifletilebileceğine ve ırkçı terörün amacına ulaşmasının
önüne geçilebileceğine inanıyoruz.
1-Balkanlarda
Roman Çingeneleri ırkçılar tarafından Balkan coğrafyasına ait
olmayan bir grup olarak sunulmaktadır. Bunun için de Romanların
Hindistan'dan göç ettiğine ilişkin teori bir dayanak olarak
kullanılmaktadır. Kimi Roman aydınlarının kendilerini bir Avrupa
halkı olarak değil Hindistan diyasporası olarak sunmaya meyilli
olmaları ırkçılara malzeme vermektedir. Birincisi unutulmamalıdır
ki Avrupa'da yaşayan tüm halkların en eski ataları bir yerlerden
gelmiştir. Kimsenin soyu ile sopu ile uğraşılmazken Roman
Çingenelerinin 1000 yıl önceki atalarının nerede yaşadığının
sorgulanması manidardır. Neticede Romanes bir Avrupa dilidir, çünkü
Avrupa'da ortaya çıkmıştır. Esas olarak Avrupa coğrafyasında
konuşulmaktadır ve Hindistan'da Romanes konuşan kimse yoktur.
Roman
Çingeneleri ırkçı tezlere karşı Avrupalı kimliklerini; Balkan
coğrafyasının ve Avrupa medeniyetinin bir unsuru olduklarını
mümkün olduğu kadar güçlü bir biçimde ortaya koymalıdırlar.
Irkçı terör Roman topluluklarını Avrupa'dan uzaklaştırmak için
en kanlı saldırıları gerçekleştirse dahi hiçbir biçimde
atalarımızın yüzlerce yıldır yaşadıkları bu topraklardan
uzaklaşmak gibi gelecek kuşaklar için felaket demek olacak olan
bir düşünceye prim verilmemelidir.
2-Balkanlarda
yükselen Çingene düşmanlığı artık toplumsal bir tepkinin
ötesine geçmiştir. Silahlı milis grupları yönlendiren terörist
beyinler tarafından organize edilmekte, belli bir strateji
doğrultusunda uygulanmaktadır. Bu stratejiye karşı Balkan
Çingeneleri derhal bir karşı strateji ortaya koymalıdır. Nasıl
ki ırkçılar Balkan halklarını Roman Çingenelerine karşı
nefret duygusu ile kışkırtmakta ise Çingenelerde Balkan
halklarının gönlünü kazanacak yolları araştırmalıdır.
Çingeneler yaşadıkları ülkelerdeki komşuları ile daha güçlü
bir biçimde bütünleşmeli, yerel değerleri benimsemeli ama bir
yandan da kendi toplumsal yapılarını muhafaza etmelidirler.
3-Irkçı
terörün amaç ve icraatlarından dünyanın dört bir yanındaki
tüm duyarlı kesimler ve dünya Çingeneleri haberdar edilmelidir.
En önemlisi ırkçı terörün Roman Çingenelerini Balkanlarda
yabancılaştırmak stratejisi açığa çıkarılmalı, bu
stratejiye alet olan Roman aydınları içinde bulundukları
yanlıştan dönmelidirler.
4-Roman
Çingeneleri geleceklerini Balkan coğrafyasında kurmak için çaba
harcamalıdırlar. Sorunlar büyüktür. Derindir. Buna karşılık
Batı Avrupa'ya göç daha büyük düşmanlıklar yaratmaktan ve suç
organizasyonlarının enternasyonel maşası haline gelmekten başka
bir işe yaramayacaktır. Geçmişteki kabile organizasyonlarının
yerine geçecek bir sivil toplum mekanizması kurulmalı ve bu
mekanizma her halükarda Batı Avrupa'ya göçü engellemelidir. Aksi
halde ortaya çıkacak reaksiyonlar hem Balkanlarda hem de Batı
Avrupa'da ırkçı terörün giderek daha büyük toplulukların
gözünde meşru hale gelmesine neden olacaktır.
5-Balkanlardaki
Roman Çingenelerinin istihdam ve barınma sorunlarının çözümü
için esnek, yaratıcı ve düşük maliyetli çözümler
araştırılmalı ve gerekirse Avrupa Birliği'nin kaynaklarından bu
amaçla istifade edilmelidir. Geçmişte ırkçı terör eylemleri ve
ekonomik nedenlerden dolayı Batı Avrupa'ya giden Roman
Çingenelerinin en kısa zamanda eski ülkelerine geri dönmeleri
için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
6-Batı
Avrupa'daki yerli Çingene grupları şu an için kendilerini
doğrudan hedefleyen bir Çingene düşmanlığı dalgası
bulunmamasına rağmen dikkatli davranmalıdırlar. Ekonomik krizin
derinleşmesi ile birlikte böyle sorunlar ortaya çıkabilir.
Şimdiden tebbir alınmalı ve gelecek için stratejiler
belirlenmelidir.
***
Hepinize
şen bir hafta diliyorum, neşenil bol keyfiniz gıcır olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder