Yüzlerce
yıldır Arap ülkelerinde, Anadolu'da, Orta Asya ve Balkanlar'da
anlatılan bir efsane var. Bu efsanenin hedefi Çingeneler.
Çingenelerin Allah tarafından lanetlenmiş düşük bir soy olarak
gösterildiği bu efsane yüzünden milyonlarca insan büyük acılar
çekti. İş bulamadı, sevdiğine kavuşamadı. Horlandı, küçük
görüldü. Ne yazık ki okumuş, kültürlü insanlar bile inandı
bu efsaneye.
Baştan
aşağı yalan dolu olan bu efsane zamanla bazı Çingeneleri de
etkilemeye başladı. Bu kardeşlerimiz ne acıdır ki isimlerinden
utanır oldular. Çingeneliklerini inkar ettiklerinde küçük
görülmekten, haksızlıklardan kurtulabileceklerini düşündüler.
Oysa ki efsane sebep değil sadece bir sonuçtu. Çingeneleri küçük
düşürmek, aşağılamak için uydurulmuştu. Çingeneleri küçük
gören zihniyet değişmediği müddetçe yeni efsaneler uydurulacak,
kendimize bulduğumuz diğer isimler de bu zihniyet tarafından en
alçakça iftiralarla lekelenecekti.
***
Anlaşılan
o ki bu efsane Çingeneleri sevmeyen, insanlar arasında ayrım
yapmayı marifet sayan birileri tarafından yüzlerce yıl önce
uydurulmuş. Sonra dilden dilden yayılmış. Gelmiş bizim başımıza
bela olmuş. Efsaneyi uyduranlar kendi çirkinliklerini, hastalıklı
düşüncelerini kutsal dini duyguların arkasında gizlemek; inançlı
insanları Çingenelere karşı kışkırtmak istemişler. O yüzden
efsanenin içine dinler tarihinin en saygı duyulan peygamberlerinden
Hz. İbrahim'in adı karıştırılmış.
Efsaneye
göre Hz. İbrahim devrin zalim yöneticisi Nemrut tarafından ateşe
atılmak istendiğinde, peygamberi ateşe atacak olan mancınık
işlememiş. Bunu engelleyen melekler varmış orada. Devreye giren
Şeytan Nemrut'a koruyucu melekleri oradan kaçırmak için iki
kardeşe zina yaptırmasını öğütlemiş. Sözde bu öğüde
uyularak mancınığın hemen yanında, Cin ve Gen isimlerindeki iki
kardeşe zina yaptırılmış. Onların soyundan gelenlere Çingene
adı verilmiş ve bu soy Allah tarafından lanetlenmiş. Bu efsaneyi
ortaya atan kafalar, Çingeneleri Allah tarafından lanetlenmiş bir
soy olarak ilan etmekle kalmıyor. Onlara göre tüm Çingeneler
sapık bir ilişkinin sonucu ortaya çıkan habis bir ırk.
Nasıl
bir zihin böyle bir yalanı ortaya atabilir? Bilmediği, tanımadığı
insanlara düşmanlık için böyle bir iftirayı ortaya atan; bu
iftiraya kutsal din duygularını ortak eden kişi ve kişiler acaba
ne yaptıklarının farkında mıydılar. Sevgili dostlar. Burada
anlatılan efsane baştan aşağı yalanlarla doludur. Hz. İbrahim
ile Nemrut arasında geçtiği kutsal kitaplarda anlatılan bir
kıssaya yalanlarla eklemeler yapılmıştır. Anlatılan olaydaki
kişiler dini şahsiyetler olduğuna göre bunu doğrulamak için
nereye bakmamız gerekir? Dinlerin kutsal kitaplarına. Kuran'a,
İncil'e, Tevrat'a, Zebur'a. Ne Kuran'da ne İncil'de ne Tevrat'ta ne
de Zebur'da bu öykünün bir benzerine rastlanılmamaktadır.
Dinlerin diğer kaynaklarında, herkes tarafından kabul edilmiş din
biginlerinin kitaplarında da böyle bir öyküden
bahsedilmemektedir.
Anlatılan
kıssanın doğrusu Hz. İbrahim'in Nemrut tarafından ateşte
yakılarak öldürülmek istendiği ama bir mucize eseri ateşin Hz.
İbrahim'i yakmadığıdır. Bu hikayenin Çingenelerle hiçbir
ilgisi yoktur. Bu hikayeye ekleme yapılarak Çingenelerin ve Çingene
adının kirletilmek istenmesi büyük bir iftiradır. Bu iftirayı
ortaya atanlar kadar bu iftirayı bugün dahi tekrarlayanlar da bizim
çektiğimiz acılardan sorumludur. Hiçbirine hakkımızı helal
etmiyoruz.
***
Bu
gerçekler ne zaman ortaya konulsa kendilerini akıllı zanneden
birileri ateş olmayan yerden duman çıkmaz diyebilmektedir. Onlara
tam da bu durumu karşılayan güzel bir deyimle yanıt vermek
istiyorum. Bir deli bir kuyuya taş atmış, 40 akıllı çıkaramamış.
Delilsiz, ispatsız ortaya atılan bir iftira halk arasında
yaygınlaşınca insanlar onu gerçek sanmaya başlamışlar. İşin
aslı bu kadar basittir. Lafı uzatmaya dahi gerek yok.
Çingene
adının kökeni ile ilgili ortaya atılan çeşitli bilimsel
teoriler vardır. Bunların hiçbiri kesin değildir ama kendilerince
delillere dayanmaktadır. Kimileri kelimenin tarihçi Heredot'un
bahsettiği ve Tuna Nehri'nin etrafında yaşayan Sigynnae isimli
toplumun adından türediğini ileri sürer. İddiaya göre Avrupa
içinde oldukça geniş bir alanda hareket halinde bulunan bu halk
günümüzden 2700 yıl önce esas olarak Balkanlarda yaşamıştır.
Demircilikle uğraştıklarına ve çerçilik yaptıklarına
inanılmaktadır. Seyahatlerini kendilerine özgü atlarının
çektikleri arabalarla yapmaktadırlar.
Çingene
kelimesinin kökeni ile ilgili bir başka teori, kelimenin 1600-1500
yıl önce yapıldığı söylenen Göktürk Kitabelerindeki Çıgany
sözcüğünden türemiş olabileceğini ileri sürer. Türk
dilbilimci Hüseyin Yıldız tarafından vurgulanan bu teoriye göre
Çıgany sözcüğü Göktürk Kitabelerinde yoksul-gariban anlamında
kullanılmaktadır. Kitabelerde Çıgany kelimesi çeşitli yerlerde
bey kelimesinin zıddı olarak geçer. Kimi yerlerde ise kelime
Yok-Çıgany olarak ikileme şeklinde kullanılmaktadır. Günümüzde
Macaristan'ın pek çok yerinde Çingenelere Çıganyok şeklinde
hitap edilmesi Hüseyin Yıldız'ın teorisini güçlendiren
kanıtlardan biridir.
Çingene
kelimesinin kökeni ile ilgili ortaya atılan bir diğer teori
kelimenin Bizans'taki Athinganoi isimli dini mezhebin adından
türediğini ileri sürmektedir. Miklosic tarafından ortaya atılan
bu teoriye göre Athinganoi isimli dini mezhebin üyeleri sihir ve
fal ile uğraştıkları için onların adı 800-900 yıl kadar önce
aynı işlerle uğraşan Çingenelere verilmiştir. Athinganoi'nin
kelime anlamı dokunulmazdır. Bu mezhebin üyeleri kendileri
dışındaki herkesin kirli olduklarına inandıkları için, kendi
üyeleri dışındaki insanlarla temastan kaçındıklarından bu
isim onlara verilmiştir.
Çingene
kelimesinin kökeni ile ilgili bu teoriler halen tartışılmakla
beraber ortada kesin olan bir şey vardır. Çingene adının kökeni
ile ilgili bilimsel teorilerin arasında Cin - Gan iftirası yoktur.
Hz. İbrahim kıssasına yalanlarla yapılan eklemeler sonucunda
Çingeneleri lanetlenmiş bir ırk olarak ilan eden söylence boş
bir iftiradan başka bir şey değildir. Çingene kelimesi hiçbir
biçimde bu söylencede iddia edildiği biçimde ortaya çıkmamıştır.
***
Tüm
Çingene kavimlerinin mensupları şu gerçeğin farkında olsunlar:
Bizim adımızda utanılacak hiçbir şey yoktur. Çingene adının
kökeni tarihin en eski devirlerine kadar uzanmaktadır. Teoriler
çeşitlidir. Adımızın en eski izlerine 1500 yıl önce Orta
Asya'nın Göktürk kitabelerinde ya da 2700 yıl öncesinin
Balkanlarında bile rastlamak mümkündür. Bu kadim isim binlerce
yıl içerisinde Balkanlar, Anadolu ve Orta Asya'da tüm göçebe
zanaatçı toplumları; Çingene Evrensel Milletine mensup tüm
kavimleri anlatan, en kapsayıcı ve en bilinen isim olarak ortaya
çıkmıştır.
İftiralar,
yalanlar ve hurafeler Çingenelerin gözünü korkutmamalıdır.
Adımızdan vazgeçerek, başka isimlerin arkasına saklanarak
önyargıları ortadan kaldırmak, insanlarımızın küçük
görülmesini engellemek mümkün değildir. Kökü tarihin
derinliklerine uzanan; en kapsayıcı ve en yaygın adımız olan
Çingeneyi sahiplenmek yapılacak en doğru iştir. Her Çingenenin
bu süreçte yapması gereken bir iş var. Nerede yaşıyor olursanız
olun. Balkanlar, Anadolu ya da Orta Asya. Toplumumuza atılan bu
alçakça iftirayla ismimizin lekelenmesini engellemek için çaba
harcayın. Bilgisizce bu iftirayı tekrarlayanlara gerçekleri
anlatın.
Unutmayın
dostlar! Utanması gereken iftiralarla isimleri lekelenen masum
insanlar değil, kutsal dini değerleri alçakça iftiralarına alet
ederek bir toplumu topyekün karalayan sahtekarlardır. Geçmişin
yalancılarının yalanlarını bugünde tekrarlayarak geleceğimizi
karartanlara karşı yapılması gereken; gerçeğin ateşini biraz
daha güçlendirmek, harlandırmaktır. Er ya da geç; hak gelecek,
batıl zail olacaktır.
***
Hepinize
şen bir hafta diliyorum. Neşeniz bol, keyfiniz gıcır olsun.
Tesekurederim
YanıtlaSil