10 Aralık 2013 Salı

Bir İftiranın Sonu 30/01/2011

Yüzlerce yıldır Arap ülkelerinde, Anadolu'da, Orta Asya ve Balkanlar'da anlatılan bir efsane var. Bu efsanenin hedefi Çingeneler. Çingenelerin Allah tarafından lanetlenmiş düşük bir soy olarak gösterildiği bu efsane yüzünden milyonlarca insan büyük acılar çekti. İş bulamadı, sevdiğine kavuşamadı. Horlandı, küçük görüldü. Ne yazık ki okumuş, kültürlü insanlar bile inandı bu efsaneye.


Baştan aşağı yalan dolu olan bu efsane zamanla bazı Çingeneleri de etkilemeye başladı. Bu kardeşlerimiz ne acıdır ki isimlerinden utanır oldular. Çingeneliklerini inkar ettiklerinde küçük görülmekten, haksızlıklardan kurtulabileceklerini düşündüler. Oysa ki efsane sebep değil sadece bir sonuçtu. Çingeneleri küçük düşürmek, aşağılamak için uydurulmuştu. Çingeneleri küçük gören zihniyet değişmediği müddetçe yeni efsaneler uydurulacak, kendimize bulduğumuz diğer isimler de bu zihniyet tarafından en alçakça iftiralarla lekelenecekti.

***

Anlaşılan o ki bu efsane Çingeneleri sevmeyen, insanlar arasında ayrım yapmayı marifet sayan birileri tarafından yüzlerce yıl önce uydurulmuş. Sonra dilden dilden yayılmış. Gelmiş bizim başımıza bela olmuş. Efsaneyi uyduranlar kendi çirkinliklerini, hastalıklı düşüncelerini kutsal dini duyguların arkasında gizlemek; inançlı insanları Çingenelere karşı kışkırtmak istemişler. O yüzden efsanenin içine dinler tarihinin en saygı duyulan peygamberlerinden Hz. İbrahim'in adı karıştırılmış.

Efsaneye göre Hz. İbrahim devrin zalim yöneticisi Nemrut tarafından ateşe atılmak istendiğinde, peygamberi ateşe atacak olan mancınık işlememiş. Bunu engelleyen melekler varmış orada. Devreye giren Şeytan Nemrut'a koruyucu melekleri oradan kaçırmak için iki kardeşe zina yaptırmasını öğütlemiş. Sözde bu öğüde uyularak mancınığın hemen yanında, Cin ve Gen isimlerindeki iki kardeşe zina yaptırılmış. Onların soyundan gelenlere Çingene adı verilmiş ve bu soy Allah tarafından lanetlenmiş. Bu efsaneyi ortaya atan kafalar, Çingeneleri Allah tarafından lanetlenmiş bir soy olarak ilan etmekle kalmıyor. Onlara göre tüm Çingeneler sapık bir ilişkinin sonucu ortaya çıkan habis bir ırk.
Nasıl bir zihin böyle bir yalanı ortaya atabilir? Bilmediği, tanımadığı insanlara düşmanlık için böyle bir iftirayı ortaya atan; bu iftiraya kutsal din duygularını ortak eden kişi ve kişiler acaba ne yaptıklarının farkında mıydılar. Sevgili dostlar. Burada anlatılan efsane baştan aşağı yalanlarla doludur. Hz. İbrahim ile Nemrut arasında geçtiği kutsal kitaplarda anlatılan bir kıssaya yalanlarla eklemeler yapılmıştır. Anlatılan olaydaki kişiler dini şahsiyetler olduğuna göre bunu doğrulamak için nereye bakmamız gerekir? Dinlerin kutsal kitaplarına. Kuran'a, İncil'e, Tevrat'a, Zebur'a. Ne Kuran'da ne İncil'de ne Tevrat'ta ne de Zebur'da bu öykünün bir benzerine rastlanılmamaktadır. Dinlerin diğer kaynaklarında, herkes tarafından kabul edilmiş din biginlerinin kitaplarında da böyle bir öyküden bahsedilmemektedir.

Anlatılan kıssanın doğrusu Hz. İbrahim'in Nemrut tarafından ateşte yakılarak öldürülmek istendiği ama bir mucize eseri ateşin Hz. İbrahim'i yakmadığıdır. Bu hikayenin Çingenelerle hiçbir ilgisi yoktur. Bu hikayeye ekleme yapılarak Çingenelerin ve Çingene adının kirletilmek istenmesi büyük bir iftiradır. Bu iftirayı ortaya atanlar kadar bu iftirayı bugün dahi tekrarlayanlar da bizim çektiğimiz acılardan sorumludur. Hiçbirine hakkımızı helal etmiyoruz.

***

Bu gerçekler ne zaman ortaya konulsa kendilerini akıllı zanneden birileri ateş olmayan yerden duman çıkmaz diyebilmektedir. Onlara tam da bu durumu karşılayan güzel bir deyimle yanıt vermek istiyorum. Bir deli bir kuyuya taş atmış, 40 akıllı çıkaramamış. Delilsiz, ispatsız ortaya atılan bir iftira halk arasında yaygınlaşınca insanlar onu gerçek sanmaya başlamışlar. İşin aslı bu kadar basittir. Lafı uzatmaya dahi gerek yok.

Çingene adının kökeni ile ilgili ortaya atılan çeşitli bilimsel teoriler vardır. Bunların hiçbiri kesin değildir ama kendilerince delillere dayanmaktadır. Kimileri kelimenin tarihçi Heredot'un bahsettiği ve Tuna Nehri'nin etrafında yaşayan Sigynnae isimli toplumun adından türediğini ileri sürer. İddiaya göre Avrupa içinde oldukça geniş bir alanda hareket halinde bulunan bu halk günümüzden 2700 yıl önce esas olarak Balkanlarda yaşamıştır. Demircilikle uğraştıklarına ve çerçilik yaptıklarına inanılmaktadır. Seyahatlerini kendilerine özgü atlarının çektikleri arabalarla yapmaktadırlar.

Çingene kelimesinin kökeni ile ilgili bir başka teori, kelimenin 1600-1500 yıl önce yapıldığı söylenen Göktürk Kitabelerindeki Çıgany sözcüğünden türemiş olabileceğini ileri sürer. Türk dilbilimci Hüseyin Yıldız tarafından vurgulanan bu teoriye göre Çıgany sözcüğü Göktürk Kitabelerinde yoksul-gariban anlamında kullanılmaktadır. Kitabelerde Çıgany kelimesi çeşitli yerlerde bey kelimesinin zıddı olarak geçer. Kimi yerlerde ise kelime Yok-Çıgany olarak ikileme şeklinde kullanılmaktadır. Günümüzde Macaristan'ın pek çok yerinde Çingenelere Çıganyok şeklinde hitap edilmesi Hüseyin Yıldız'ın teorisini güçlendiren kanıtlardan biridir.

Çingene kelimesinin kökeni ile ilgili ortaya atılan bir diğer teori kelimenin Bizans'taki Athinganoi isimli dini mezhebin adından türediğini ileri sürmektedir. Miklosic tarafından ortaya atılan bu teoriye göre Athinganoi isimli dini mezhebin üyeleri sihir ve fal ile uğraştıkları için onların adı 800-900 yıl kadar önce aynı işlerle uğraşan Çingenelere verilmiştir. Athinganoi'nin kelime anlamı dokunulmazdır. Bu mezhebin üyeleri kendileri dışındaki herkesin kirli olduklarına inandıkları için, kendi üyeleri dışındaki insanlarla temastan kaçındıklarından bu isim onlara verilmiştir.

Çingene kelimesinin kökeni ile ilgili bu teoriler halen tartışılmakla beraber ortada kesin olan bir şey vardır. Çingene adının kökeni ile ilgili bilimsel teorilerin arasında Cin - Gan iftirası yoktur. Hz. İbrahim kıssasına yalanlarla yapılan eklemeler sonucunda Çingeneleri lanetlenmiş bir ırk olarak ilan eden söylence boş bir iftiradan başka bir şey değildir. Çingene kelimesi hiçbir biçimde bu söylencede iddia edildiği biçimde ortaya çıkmamıştır.

***

Tüm Çingene kavimlerinin mensupları şu gerçeğin farkında olsunlar: Bizim adımızda utanılacak hiçbir şey yoktur. Çingene adının kökeni tarihin en eski devirlerine kadar uzanmaktadır. Teoriler çeşitlidir. Adımızın en eski izlerine 1500 yıl önce Orta Asya'nın Göktürk kitabelerinde ya da 2700 yıl öncesinin Balkanlarında bile rastlamak mümkündür. Bu kadim isim binlerce yıl içerisinde Balkanlar, Anadolu ve Orta Asya'da tüm göçebe zanaatçı toplumları; Çingene Evrensel Milletine mensup tüm kavimleri anlatan, en kapsayıcı ve en bilinen isim olarak ortaya çıkmıştır.

İftiralar, yalanlar ve hurafeler Çingenelerin gözünü korkutmamalıdır. Adımızdan vazgeçerek, başka isimlerin arkasına saklanarak önyargıları ortadan kaldırmak, insanlarımızın küçük görülmesini engellemek mümkün değildir. Kökü tarihin derinliklerine uzanan; en kapsayıcı ve en yaygın adımız olan Çingeneyi sahiplenmek yapılacak en doğru iştir. Her Çingenenin bu süreçte yapması gereken bir iş var. Nerede yaşıyor olursanız olun. Balkanlar, Anadolu ya da Orta Asya. Toplumumuza atılan bu alçakça iftirayla ismimizin lekelenmesini engellemek için çaba harcayın. Bilgisizce bu iftirayı tekrarlayanlara gerçekleri anlatın.

Unutmayın dostlar! Utanması gereken iftiralarla isimleri lekelenen masum insanlar değil, kutsal dini değerleri alçakça iftiralarına alet ederek bir toplumu topyekün karalayan sahtekarlardır. Geçmişin yalancılarının yalanlarını bugünde tekrarlayarak geleceğimizi karartanlara karşı yapılması gereken; gerçeğin ateşini biraz daha güçlendirmek, harlandırmaktır. Er ya da geç; hak gelecek, batıl zail olacaktır.
***
Hepinize şen bir hafta diliyorum. Neşeniz bol, keyfiniz gıcır olsun.


1 yorum: