10 Aralık 2013 Salı

Selendi Üzerine 03-09 Ocak 2009

Haftanın gündemi yazılarını genellikle şen bir hafta dileğiyle bitiriyoruz. Ne yazık ki geride bıraktığımız hafta şen olmadı. Hiç istenmeyecek acı olaylara tanıklık etti Türkiye. Pek çoğumuzun adını bile ilk kez duyduğu Manisa'nın Selendi ilçesinde, yılbaşı gecesi başlayan olayların sonucunda bu bölgede yaşayan 70 kardeşimiz 35 yıldır yaşadıkları ilçelerini terk etmek zorunda kaldılar. Evleri, araçları harap oldu. Eşyalarını bile almaya fırsat bulamadılar. Nerden yayıldığı belli olmayan “Çingeneler camiyi bastı, Allah'a, bayrağa, Selendi halkına küfretti.” gibi akıl almaz iftiralarla dolduruşa getirilmiş 1000kişilik bir grup az daha canlarına kast edecekti ki güvenlik güçlerinin müdahalesi ile son anda canlarını kurtardılar.

Öncelikle evlerini terk etmek zorunda kalan Selendili kardeşlerimize geçmiş olsun diyoruz. Morallerini bozmasınlar. Bizler acılarla dolu tarihimizde böyle bir olayla ilk defa karşılaşmıyoruz. Alışığız, malum bizim atalarımız Hitler'in gaz odalarını gördü. Cadı kazanlarında kaynatıldı. Nice zulümlere tanıklık etti. Selendili kardeşlerimiz de yıkılmasınlar, dik dursunlar; yerleştikleri yeni ilçede komşuları ile birlikte huzur dolu bir hayat kuracaklarına inanıyoruz. Nitekim yapılan ilk açıklamalarda yetkililerin bu konularda kendilerine yardımcı olacağı söyleniyor. Önlerine çıkacak fırsatları iyi değerlendirebilirlerse yaşadıkları kayıplar kısa sürede telafi edilebilir.

Gelelim asıl söylemek istediklerimize. Birinci olarak bizler, komşularına, 35 yıldır birlikte yaşadıkları bu insanlara, çoluk çocuk demeden kıymaya kalkanların hiçbir biçimde Selendi halkını temsil ettiğine inanmıyoruz. Hele hele bu zihniyetteki insanların Türkiye genelinde yurttaşların arasında çoğunluğu teşkil ettiğine kimse bizi inandıramaz. Bizim ülkemizin yurttaşları binlerce yıldır birlikte yaşamış, acı tatlı günleri birlikte geçirmiş, her zorluğa beraber göğüs germişlerdir. Farklı kültürlerimiz, farklı yaşam tarzlarımız olsa da küçük gerilimleri bu noktaya getirmenin kimseye fayda sağlamayacağını milletimizin her bir üyesi çok iyi bilmektedir ve bu gerçeği nice acı deneyimleri yaşayarak öğrenmiştir. Velhasıl kelam kimse bu olaydan hareketle bu ülkenin yurttaşlarına ırkçı damgası vurmaya kalkmasın. Halkımızın çoğunluğu ırkçılığa, ayrımcılığa ve ayrılıkçılığa karşıdır.

Diğer taraftan herkesin bu kalkışma hareketine katılanların ırkçı bir anlayışla hareket ettiğini kabul etmesini ve tüm yurttaşlarımızın bu olayı açık ve net bir dille kınamasını bekliyoruz. “Vurun Çingenlere”, “Çingenlere ölüm” diye slogan atanları haklı gösterecek hiçbir neden olamaz. Olayda kurban konumda olan bir teyzemizin dilinden söyleyelim “Vurun Çinganlara diye bağırdılar. Çingansak Türk vatandaşı değil miyiz?”.

Evet Türk vatandaşıyız. Anayasada yazılmış her türlü temel vatandaşlık hakkına sahibiz. Ülkemizle olan bağımızı hiç kimse tartışamaz. Atalarımızın göçebe zanaatçı olması, farklı bir kültürden gelmemiz ve “Çingan” olarak adlandırılmamız bizim temel haklardan yararlanmamız önünde bir engel teşkil etmez. Buna karşı çıkanlar; bölücüdür, ayrılıkçıdır; yurttaşların bir bölümünü diğer bir bölümüne karşı kin ve düşmanlığa tahrik etmektedirler. Selendi'de yaşananları herhangi bir gerekçeyle meşru veya kabul edilebilir göstermeye çalışanlar farkında olmadan terörü övmektedirler. Teröre suç ortaklığı yapmaktadırlar.

Dostlar, söyleyin lütfen; Türk vatandaşlarının anayasal hakkı olan konut dokulmazlığı ve barınma hakkını ihlal ederek evlerini yağmalayanlar; yaşama hakkına kast edenler ve bunu yaparken bölücü sloganlar atarak halkın bir bölümünü diğerine karşı kışkırtanların yaptığı terör değil de nedir?

Bütün bu suçların kanunda yeri vardır. Bu suçların cezası vardır. Ve biz inanıyoruz ki ortada bir suç varsa bu suçu cezalandıracak olan adalet de vardır. Er ya da geç adaletin yerine geleceğine; Selendi'de yaşanan olayları düzenleyenlerin, bu olaylara katılanların, bu olayları onaylayanların adalet önünde hesap vereceğine inanıyoruz.

Ne mutlu bu ülkeye, ne mutlu bu ülkenin yurttaşlarına ki yaşanan bu büyük acıya milletçek tepki göstermeyi başarabildik. Gazetecisinden siyasetçisine, öğretmeninden işçisine kadar Türkiye'nin tüm yurttaşları bu olayı onaylamadıklarını belirttiler. Sitemizin ziyaretçi defterine yazılan ve bizlere iletilen destek mesajları ülkemizin yurttaşlarının her türlü farklılığa rağmen zor günlerde nasıl da birleştiğini, tek yürek olduğunu ortaya koyuyor. Olayın gerçekleştiği ilk günden itibaren insanlarımızın yardımına koşan aydınlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, milletvekillerimiz; o zor anlarda bir şekilde desteğini belli eden tüm yurttaşlarımız; Selendili kardeşlerini yalnız bırakmayan Türkiye'nin her yerinden kardeşlerimiz ve canlarına kast edildiği o zor anlarda Selendili kardeşlerimizi tek tek yanan evlerinden çıkararak koruma altına alan güvenlik güçlerimiz! Çok yaşayın! Kendinizle ve ülkenizle ne kadar gurur duysanız az. Bilin ki bu zor zamanlarda yapılan güzellikleri biz ömrümüz boyunca unutmayacağız. Bu zor zamanlarda yanımızda olanlar bizim için öz kardeş gibidir. Öz kardeşten daha yakındır!

Balkanlarda korkunç katliamlara imza atan, geçmiş zamanların karanlığını günümüze taşımaya çalışan ırkçı teröristler şunu çok iyi bilsinler. Eğer amaçları Türkiye'yi ırkçılık batağına çekmekse karşılarında sadece Çingeneleri, sadece farklı kültürlerden gelen insanları değil; Türkiye'nin bütün yurttaşlarını bulacaklardır. Türkiye bu olayda ırkçılığa karşı tek yürek olduğunu göstermiştir ve bundan sonra da göstermeye devam edecektir. Başka yerlerdeki kötü örneklere özenip Türkiye'ye ırkçı terör ithal etmeye çalışanlar halkımızın dini, milli ve kültürel değerlerini kullanarak kendilerini kamufle edebildiklerini zannediyorlar. Oysaki bu millet ırkçıların yüzündeki maskeyi düşürmüştür. Altından da Hitler'in habis suratı çıkmıştır. Hadi bakalım! Başka kapıya. İthal malı ırkçılıkla ne Türkiye'nin dindarlarını ne de gerçek milliyetçilerini aldatabilirsiniz.

Buradan herkese çağrı yapıyoruz. Yaşanan acı olayların sorumlularını adaletin en ağır bir şekilde cezalandıracağına inanalım. İnanıyoruz ki yetkililer olaya en kısa sürede müdahale edeceklerdir. Bundan sonra yurttaşlara düşen sabırla, adaletin yerine gelmesini beklemek ve ırkçılığı, ayrımcılığı lanetlemektir. İthal malı ırkçıların provakasyonuna gelmemek, hiçbir biçimde birliğimize zarar verecek hareketlerde bulunmamak lazımdır. Adalet en kısa zamanda olayda provoke edilen bilinçsiz kalabalıklarla gerçek sorumluları birbirinden ayıracak; bu provokasyonun sorumlularını cezalandıracaktır. Adalet er ya da geç yerine gelecektir!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder