Haftanın
gündemi yazılarını genellikle şen bir hafta dileğiyle
bitiriyoruz. Ne yazık ki geride bıraktığımız hafta şen olmadı.
Hiç istenmeyecek acı olaylara tanıklık etti Türkiye. Pek
çoğumuzun adını bile ilk kez duyduğu Manisa'nın Selendi
ilçesinde, yılbaşı gecesi başlayan olayların sonucunda bu
bölgede yaşayan 70 kardeşimiz 35 yıldır yaşadıkları
ilçelerini terk etmek zorunda kaldılar. Evleri, araçları harap
oldu. Eşyalarını bile almaya fırsat bulamadılar. Nerden
yayıldığı belli olmayan “Çingeneler camiyi bastı, Allah'a,
bayrağa, Selendi halkına küfretti.” gibi akıl almaz iftiralarla
dolduruşa getirilmiş 1000kişilik bir grup az daha canlarına kast
edecekti ki güvenlik güçlerinin müdahalesi ile son anda canlarını
kurtardılar.
Öncelikle
evlerini terk etmek zorunda kalan Selendili kardeşlerimize geçmiş
olsun diyoruz. Morallerini bozmasınlar. Bizler acılarla dolu
tarihimizde böyle bir olayla ilk defa karşılaşmıyoruz. Alışığız,
malum bizim atalarımız Hitler'in gaz odalarını gördü. Cadı
kazanlarında kaynatıldı. Nice zulümlere tanıklık etti.
Selendili kardeşlerimiz de yıkılmasınlar, dik dursunlar;
yerleştikleri yeni ilçede komşuları ile birlikte huzur dolu bir
hayat kuracaklarına inanıyoruz. Nitekim yapılan ilk açıklamalarda
yetkililerin bu konularda kendilerine yardımcı olacağı
söyleniyor. Önlerine çıkacak fırsatları iyi
değerlendirebilirlerse yaşadıkları kayıplar kısa sürede telafi
edilebilir.
Gelelim
asıl söylemek istediklerimize. Birinci olarak bizler, komşularına,
35 yıldır birlikte yaşadıkları bu insanlara, çoluk çocuk
demeden kıymaya kalkanların hiçbir biçimde Selendi halkını
temsil ettiğine inanmıyoruz. Hele hele bu zihniyetteki insanların
Türkiye genelinde yurttaşların arasında çoğunluğu teşkil
ettiğine kimse bizi inandıramaz. Bizim ülkemizin yurttaşları
binlerce yıldır birlikte yaşamış, acı tatlı günleri birlikte
geçirmiş, her zorluğa beraber göğüs germişlerdir. Farklı
kültürlerimiz, farklı yaşam tarzlarımız olsa da küçük
gerilimleri bu noktaya getirmenin kimseye fayda sağlamayacağını
milletimizin her bir üyesi çok iyi bilmektedir ve bu gerçeği nice
acı deneyimleri yaşayarak öğrenmiştir. Velhasıl kelam kimse bu
olaydan hareketle bu ülkenin yurttaşlarına ırkçı damgası
vurmaya kalkmasın. Halkımızın çoğunluğu ırkçılığa,
ayrımcılığa ve ayrılıkçılığa karşıdır.
Diğer
taraftan herkesin bu kalkışma hareketine katılanların ırkçı
bir anlayışla hareket ettiğini kabul etmesini ve tüm
yurttaşlarımızın bu olayı açık ve net bir dille kınamasını
bekliyoruz. “Vurun Çingenlere”, “Çingenlere ölüm” diye
slogan atanları haklı gösterecek hiçbir neden olamaz. Olayda
kurban konumda olan bir teyzemizin dilinden söyleyelim “Vurun
Çinganlara diye bağırdılar. Çingansak Türk vatandaşı değil
miyiz?”.
Evet
Türk vatandaşıyız. Anayasada yazılmış her türlü temel
vatandaşlık hakkına sahibiz. Ülkemizle olan bağımızı hiç
kimse tartışamaz. Atalarımızın göçebe zanaatçı olması,
farklı bir kültürden gelmemiz ve “Çingan” olarak
adlandırılmamız bizim temel haklardan yararlanmamız önünde bir
engel teşkil etmez. Buna karşı çıkanlar; bölücüdür,
ayrılıkçıdır; yurttaşların bir bölümünü diğer bir
bölümüne karşı kin ve düşmanlığa tahrik etmektedirler.
Selendi'de yaşananları herhangi bir gerekçeyle meşru veya kabul
edilebilir göstermeye çalışanlar farkında olmadan terörü
övmektedirler. Teröre suç ortaklığı yapmaktadırlar.
Dostlar,
söyleyin lütfen; Türk vatandaşlarının anayasal hakkı olan
konut dokulmazlığı ve barınma hakkını ihlal ederek evlerini
yağmalayanlar; yaşama hakkına kast edenler ve bunu yaparken bölücü
sloganlar atarak halkın bir bölümünü diğerine karşı
kışkırtanların yaptığı terör değil de nedir?
Bütün
bu suçların kanunda yeri vardır. Bu suçların cezası vardır. Ve
biz inanıyoruz ki ortada bir suç varsa bu suçu cezalandıracak
olan adalet de vardır. Er ya da geç adaletin yerine geleceğine;
Selendi'de yaşanan olayları düzenleyenlerin, bu olaylara
katılanların, bu olayları onaylayanların adalet önünde hesap
vereceğine inanıyoruz.
Ne
mutlu bu ülkeye, ne mutlu bu ülkenin yurttaşlarına ki yaşanan bu
büyük acıya milletçek tepki göstermeyi başarabildik.
Gazetecisinden siyasetçisine, öğretmeninden işçisine kadar
Türkiye'nin tüm yurttaşları bu olayı onaylamadıklarını
belirttiler. Sitemizin ziyaretçi defterine yazılan ve bizlere
iletilen destek mesajları ülkemizin yurttaşlarının her türlü
farklılığa rağmen zor günlerde nasıl da birleştiğini, tek
yürek olduğunu ortaya koyuyor. Olayın gerçekleştiği ilk günden
itibaren insanlarımızın yardımına koşan aydınlarımız, sivil
toplum kuruluşlarımız, milletvekillerimiz; o zor anlarda bir
şekilde desteğini belli eden tüm yurttaşlarımız; Selendili
kardeşlerini yalnız bırakmayan Türkiye'nin her yerinden
kardeşlerimiz ve canlarına kast edildiği o zor anlarda Selendili
kardeşlerimizi tek tek yanan evlerinden çıkararak koruma altına
alan güvenlik güçlerimiz! Çok yaşayın! Kendinizle ve ülkenizle
ne kadar gurur duysanız az. Bilin ki bu zor zamanlarda yapılan
güzellikleri biz ömrümüz boyunca unutmayacağız. Bu zor
zamanlarda yanımızda olanlar bizim için öz kardeş gibidir. Öz
kardeşten daha yakındır!
Balkanlarda
korkunç katliamlara imza atan, geçmiş zamanların karanlığını
günümüze taşımaya çalışan ırkçı teröristler şunu çok
iyi bilsinler. Eğer amaçları Türkiye'yi ırkçılık batağına
çekmekse karşılarında sadece Çingeneleri, sadece farklı
kültürlerden gelen insanları değil; Türkiye'nin bütün
yurttaşlarını bulacaklardır. Türkiye bu olayda ırkçılığa
karşı tek yürek olduğunu göstermiştir ve bundan sonra da
göstermeye devam edecektir. Başka yerlerdeki kötü örneklere
özenip Türkiye'ye ırkçı terör ithal etmeye çalışanlar
halkımızın dini, milli ve kültürel değerlerini kullanarak
kendilerini kamufle edebildiklerini zannediyorlar. Oysaki bu millet
ırkçıların yüzündeki maskeyi düşürmüştür. Altından da
Hitler'in habis suratı çıkmıştır. Hadi bakalım! Başka kapıya.
İthal malı ırkçılıkla ne Türkiye'nin dindarlarını ne de
gerçek milliyetçilerini aldatabilirsiniz.
Buradan
herkese çağrı yapıyoruz. Yaşanan acı olayların sorumlularını
adaletin en ağır bir şekilde cezalandıracağına inanalım.
İnanıyoruz ki yetkililer olaya en kısa sürede müdahale
edeceklerdir. Bundan sonra yurttaşlara düşen sabırla, adaletin
yerine gelmesini beklemek ve ırkçılığı, ayrımcılığı
lanetlemektir. İthal malı ırkçıların provakasyonuna gelmemek,
hiçbir biçimde birliğimize zarar verecek hareketlerde bulunmamak
lazımdır. Adalet en kısa zamanda olayda provoke edilen bilinçsiz
kalabalıklarla gerçek sorumluları birbirinden ayıracak; bu
provokasyonun sorumlularını cezalandıracaktır. Adalet er ya da
geç yerine gelecektir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder