10 Aralık 2013 Salı

Çingeneler Ne Yapmalı 16/4/2007

Çingeneler dünyanın her yerinde yaşıyorlar. Gezegenimizin her parçasında insanlarımızla karşılaşabiliyoruz. Cingeneyiz.org’da daha önce yayınladığımız bir video çalışmasında; dünyanın muhtelif yerlerinde yaşayan insanlarımıza ait resimleri montajlamıştık. İrlandalı Kalaycılar, Tanzanya’lı Sepetçiler ya da Japon Deri Ustaları. Ne tuhaftır ki dünyanın her yerinde insanlarımız benzer problemler yaşıyorlar. Tarih boyunca yaptığımız zanaatlarla insanlığa büyük faydalar sağladık. Hiçbir zaman iktidar hırsıyla kan dökmedik. Bizi en olmaz sıfatlarla aşağılayanlar bile bilir ki Çingeneler barışçı bir insan topluluğudur. Tüm bu olumlu özelliklerimize rağmen dünyanın her yerinde; birlikte yaşadığımız komşularımız bizleri yanlış anlıyorlar. Önyargılar, haksız suçlamalar, ırkçı fikirler insanlarımızın acı çekmesine neden oluyor. İş ararken, eğitim hayatında, gündelik yaşamın her safhasında Çingene olmamız sanki bir ayıpmış gibi önümüze engel olarak çıkarılabiliyor. İnsanlık için ne büyük bir ayıptır ki 72.5 millet ifadesiyle yarım insan olarak kabul ediliyoruz.

Tüm bu evrensel problemlerin karşısında Çingeneler ne yapmalı? Kader deyip geçmeli mi yoksa sorunlarımızı çözmek için doğru yolları mı araştırmalı. Yaşanan insanlık ayıbı hiçbir şekilde kader değildir. Böyle gelmiş böyle gider diyemeyiz. Yaşanmakta olan acılar telafi edilmeli yaralarımız sarılmalıdır. Öyleyse nasıl? Çingeneler ne yapmalı?

Güzel bir Anadolu atasözü var. “Ağlamayan çocuğa meme vermezler.” Her şeyin başı; sıkıntılarını doğru bir şekilde ifade edebilmektir. Yaşanan problemler düzgün bir üslupla ifade edilmeli. On binlerce yıldır birlikte yaşadığımız Alman, Fransız, Arap, Japon ya da Türkmen komşularımız ne yazık ki bizleri çok yanlış tanıyorlar. Biz kendimizi layığınca ifade edemediğimiz için önyargılar bitmek bilmiyor. Kendi aramızda birlik olarak komşularımıza yaşadığımız problemleri, özünde hepimizin insan olduğunu çekinmeden anlatmamız gerekiyor. Kendi kimliğimizi saklamak hiçbir şeyi çözmez. Bizler Çingeneyiz. İyi insanlarız, güzel insanlarız. Tarih boyunca insanlığa sayısız faydamız oldu. Çingene olmamız utanmamız gereken bir şey değildir. Bu gerçekleri hiç çekinmeden, tok ve güçlü bir sesle bıkıp usanmadan anlatmamız şarttır. Kendimizi komşularımıza ancak bu şekilde kabul ettirebiliriz.

Birlikten kuvvet doğar. Ne yazık ki bugün toplumumuz paramparçadır. İnsanlarımız birbirinden habersiz, anlamsız sebeplerle birbirine düşmüş bir şekilde yaşamaktadırlar. Birlik ve organizasyon olmadan derdimizi kimseye anlatamayız. Dayanışma içerisinde, düzenli ve sistemli bir şekilde kendimizi ifade etmek zorundayız. Birlik olduğumuzda kendi kusurlarımızı da düzeltme şansımız daha fazla olacaktır. Birlik olduğumuzda hem komşularımız, hem sivil ve resmi kuruluşlar bizleri daha büyük bir ciddiyetle dinleyecektir. Birlik olduğumuzda sorunlarımızın çözümü için ürettiğimiz projeler hayata geçirilebilecektir.

Bugün insanlık sınırlarla birbirinden ayrılmış çeşitli devletlere ait coğrafyalarda yaşamaktadır. Tüm bu coğrafyalarda Çingeneler vardır. Her Çingene, Çingene olduğu gibi yaşadığı ülkenin vatandaşıdır. Bu vatandaşlık bağları; tüm diğer vatandaşlara olduğu gibi Çingenelere de haklar ve ödevler yükler. Bugün olduğu gibi gelecekte de Çingeneler bu ülkelerde komşularıyla birlikte yaşamaya devam edeceklerdir. Bugün olduğu gibi gelecekte de Çingeneler yaşadıkları ülkelerin vatandaşı olacaklardır. Almanya’da Alman vatandaşı, Fransa’da Fransız vatandaşı, Türkiye’de de Türk vatandaşı olarak yaşamımızı sürdüreceğiz.

Çingeneler sorunlarını yaşadıkları ülkelerin sınırları içerisinde, komşularıyla uyum içerisinde çözmek zorundadırlar. Aksi halde mevcut sorunlar düşmanlığa dönüştüğünde Çingenelerin gidecek başka bir toprağı yoktur.

Bizlerin yaşadığımız ülkelerde en büyük güvencemiz insanlığın büyük mücadeleler sonucunda kazandığı vatandaşlık haklarıdır. Vatandaşlık hakları; tüm vatandaşlara din, dil, köken farklılığı gözetmeden eşit bir biçimde uygulanmak zorundadır. Yapmamız gereken şey; dönem dönem bu konuda karşılaştığımız hatalarla, kanuna aykırı biçimde vatandaşlar arasında gerçekleşen ayrımcılık içeren davranışlarla mücadele etmektir. Nasıl bir mücadele? Kanun gücünü harekete geçirerek, resmi kurumları yaşanan problemlerden haberdar ederek, önyargıların karşısına bilimsel gerçekleri ve hoşgörü kültürünü çıkararak mücadele.

Çingenelerin özel haklara ya da farklı statülere ihtiyacı yoktur. Kağıt üstünde tamamıyla sahip olduğumuz temel vatandaşlık haklarına yaşadığımız her ülkede fiili olarak da sahip olduğumuz takdirde sorunlar büyük ölçüde ortadan kalkmış olacaktır. Bu noktada demokratik ülkelerde yaşayan Çingenelerin en temel dayanağı Anayasa ve ona dayanarak sahip olduğumuz eşit vatandaşlık hakları olmalıdır.

Çingeneler ne yapmalı dedik. Özetleyelim.

-Sorunları sistemli bir şekilde ortaya koymalı, kimliğini gizlemeden, utanmadan cesur bir şekilde dile getirmeli.

-Birlik olmalı. Kendimi hatalarımızın üzerine gitmeli. İşimizi büyük bir ciddiyetle yapmalı.

-Yaşadığımız ülkelerde sahip olduğumuz anayasal vatandaşlık haklarımızı savunmalı, bu haklara aykırı hareket edenlere karşı kanunu ve resmi kurumları harekete geçirecek şekilde kamuoyunu bilgilendirmeli. Özel hak ya da ayrıcalık değil; vatandaşlık haklarının layığınca yaşama geçirilmesi talep edilmeli.

Dünya Çingeneleri sorunlarını ancak böyle bir yaklaşımla çözümleyebilirler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder