Çingeneler
dünyanın her yerinde yaşıyorlar. Gezegenimizin her parçasında
insanlarımızla karşılaşabiliyoruz. Cingeneyiz.org’da daha önce
yayınladığımız bir video çalışmasında; dünyanın muhtelif
yerlerinde yaşayan insanlarımıza ait resimleri montajlamıştık.
İrlandalı Kalaycılar, Tanzanya’lı Sepetçiler ya da Japon Deri
Ustaları. Ne tuhaftır ki dünyanın her yerinde insanlarımız
benzer problemler yaşıyorlar. Tarih boyunca yaptığımız
zanaatlarla insanlığa büyük faydalar sağladık. Hiçbir zaman
iktidar hırsıyla kan dökmedik. Bizi en olmaz sıfatlarla
aşağılayanlar bile bilir ki Çingeneler barışçı bir insan
topluluğudur. Tüm bu olumlu özelliklerimize rağmen dünyanın her
yerinde; birlikte yaşadığımız komşularımız bizleri yanlış
anlıyorlar. Önyargılar, haksız suçlamalar, ırkçı fikirler
insanlarımızın acı çekmesine neden oluyor. İş ararken, eğitim
hayatında, gündelik yaşamın her safhasında Çingene olmamız
sanki bir ayıpmış gibi önümüze engel olarak çıkarılabiliyor.
İnsanlık için ne büyük bir ayıptır ki 72.5 millet ifadesiyle
yarım insan olarak kabul ediliyoruz.
Tüm
bu evrensel problemlerin karşısında Çingeneler ne yapmalı? Kader
deyip geçmeli mi yoksa sorunlarımızı çözmek için doğru
yolları mı araştırmalı. Yaşanan insanlık ayıbı hiçbir
şekilde kader değildir. Böyle gelmiş böyle gider diyemeyiz.
Yaşanmakta olan acılar telafi edilmeli yaralarımız sarılmalıdır.
Öyleyse nasıl? Çingeneler ne yapmalı?
Güzel
bir Anadolu atasözü var. “Ağlamayan çocuğa meme vermezler.”
Her şeyin başı; sıkıntılarını doğru bir şekilde ifade
edebilmektir. Yaşanan problemler düzgün bir üslupla ifade
edilmeli. On binlerce yıldır birlikte yaşadığımız Alman,
Fransız, Arap, Japon ya da Türkmen komşularımız ne yazık ki
bizleri çok yanlış tanıyorlar. Biz kendimizi layığınca ifade
edemediğimiz için önyargılar bitmek bilmiyor. Kendi aramızda
birlik olarak komşularımıza yaşadığımız problemleri, özünde
hepimizin insan olduğunu çekinmeden anlatmamız gerekiyor. Kendi
kimliğimizi saklamak hiçbir şeyi çözmez. Bizler Çingeneyiz. İyi
insanlarız, güzel insanlarız. Tarih boyunca insanlığa sayısız
faydamız oldu. Çingene olmamız utanmamız gereken bir şey
değildir. Bu gerçekleri hiç çekinmeden, tok ve güçlü bir sesle
bıkıp usanmadan anlatmamız şarttır. Kendimizi komşularımıza
ancak bu şekilde kabul ettirebiliriz.
Birlikten
kuvvet doğar. Ne yazık ki bugün toplumumuz paramparçadır.
İnsanlarımız birbirinden habersiz, anlamsız sebeplerle birbirine
düşmüş bir şekilde yaşamaktadırlar. Birlik ve organizasyon
olmadan derdimizi kimseye anlatamayız. Dayanışma içerisinde,
düzenli ve sistemli bir şekilde kendimizi ifade etmek zorundayız.
Birlik olduğumuzda kendi kusurlarımızı da düzeltme şansımız
daha fazla olacaktır. Birlik olduğumuzda hem komşularımız, hem
sivil ve resmi kuruluşlar bizleri daha büyük bir ciddiyetle
dinleyecektir. Birlik olduğumuzda sorunlarımızın çözümü için
ürettiğimiz projeler hayata geçirilebilecektir.
Bugün
insanlık sınırlarla birbirinden ayrılmış çeşitli devletlere
ait coğrafyalarda yaşamaktadır. Tüm bu coğrafyalarda Çingeneler
vardır. Her Çingene, Çingene olduğu gibi yaşadığı ülkenin
vatandaşıdır. Bu vatandaşlık bağları; tüm diğer vatandaşlara
olduğu gibi Çingenelere de haklar ve ödevler yükler. Bugün
olduğu gibi gelecekte de Çingeneler bu ülkelerde komşularıyla
birlikte yaşamaya devam edeceklerdir. Bugün olduğu gibi gelecekte
de Çingeneler yaşadıkları ülkelerin vatandaşı olacaklardır.
Almanya’da Alman vatandaşı, Fransa’da Fransız vatandaşı,
Türkiye’de de Türk vatandaşı olarak yaşamımızı
sürdüreceğiz.
Çingeneler
sorunlarını yaşadıkları ülkelerin sınırları içerisinde,
komşularıyla uyum içerisinde çözmek zorundadırlar. Aksi halde
mevcut sorunlar düşmanlığa dönüştüğünde Çingenelerin
gidecek başka bir toprağı yoktur.
Bizlerin
yaşadığımız ülkelerde en büyük güvencemiz insanlığın
büyük mücadeleler sonucunda kazandığı vatandaşlık haklarıdır.
Vatandaşlık hakları; tüm vatandaşlara din, dil, köken
farklılığı gözetmeden eşit bir biçimde uygulanmak zorundadır.
Yapmamız gereken şey; dönem dönem bu konuda karşılaştığımız
hatalarla, kanuna aykırı biçimde vatandaşlar arasında
gerçekleşen ayrımcılık içeren davranışlarla mücadele
etmektir. Nasıl bir mücadele? Kanun gücünü harekete geçirerek,
resmi kurumları yaşanan problemlerden haberdar ederek, önyargıların
karşısına bilimsel gerçekleri ve hoşgörü kültürünü
çıkararak mücadele.
Çingenelerin
özel haklara ya da farklı statülere ihtiyacı yoktur. Kağıt
üstünde tamamıyla sahip olduğumuz temel vatandaşlık haklarına
yaşadığımız her ülkede fiili olarak da sahip olduğumuz
takdirde sorunlar büyük ölçüde ortadan kalkmış olacaktır. Bu
noktada demokratik ülkelerde yaşayan Çingenelerin en temel
dayanağı Anayasa ve ona dayanarak sahip olduğumuz eşit
vatandaşlık hakları olmalıdır.
Çingeneler
ne yapmalı dedik. Özetleyelim.
-Sorunları
sistemli bir şekilde ortaya koymalı, kimliğini gizlemeden,
utanmadan cesur bir şekilde dile getirmeli.
-Birlik
olmalı. Kendimi hatalarımızın üzerine gitmeli. İşimizi büyük
bir ciddiyetle yapmalı.
-Yaşadığımız
ülkelerde sahip olduğumuz anayasal vatandaşlık haklarımızı
savunmalı, bu haklara aykırı hareket edenlere karşı kanunu ve
resmi kurumları harekete geçirecek şekilde kamuoyunu
bilgilendirmeli. Özel hak ya da ayrıcalık değil; vatandaşlık
haklarının layığınca yaşama geçirilmesi talep edilmeli.
Dünya
Çingeneleri sorunlarını ancak böyle bir yaklaşımla
çözümleyebilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder