Kentsel
dönüşüm konusu uzun bir zamandır ülke ve dünya gündeminde
yerini almış durumda. Sonuç itibarı ile herhangi bir mahallede şu
veya bu koşullarda eski konutların yıkılıp yerlerine yenilerinin
yapılması konusunda karar alma hakkı yetkililere ait. Bizlerin
yurttaşlar olarak görüşlerimizi belirtmek ve varsa eğer
eleştirilerimizi paylaşmak dışında fazla bir şansımız yok.
Diğer taraftan son zamanlarda bize ulaşan bazı bilgiler geçmişte
yapılan yanlış dönüşüm projelerinin çok ciddi toplumsal
felaketlere yol açabileceğini gösteriyor. İş işten geçmeden
derhal tedbir alınması gerekiyor.
Bu
yazıda hem karar alma gücüne sahip olan yetkililer hem de kentsel
dönüşüm konusundan etkilenen tüm kardeşlerimiz için, hem
yanlış dönüşüm uygulamalarının sonuçlarını; hem de kentsel
dönüşüm konusunda kendi önerilerimizi ortaya koymaya
çalışacağız.
***
Geçtiğimiz
10-15 yıllık dönemde uygulanmış çok sayıda kentsel dönüşüm
projesi var. Hatalı olduğuna inandığımız kentsel dönüşüm
uygulamalarına dair çok sayıda örneğe sahibiz.
Ne
yazık ki geçmişte yapılan hataların bugüne yansımaları
oluyor. Geçmişte belli bazı sorunları çözmek için kentsel
dönüşüm uygulamaları yapan yetkililer, o dönemde bilerek
bilmeyerek yapılan hataların sonuçları ile bugün yüzleşmek
zorunda kalıyorlar. Geçmişte belli bazı sosyal sorunları çözmek
için geliştirilen kentsel dönüşüm uygulamaları bugün daha
büyük sosyal sorunlara yol açabiliyor. Bu sorunları madde madde
inceleyeceğiz.
-Kentsel
dönüşüm adına yapılan uygulamaların en hatalı olanları
evleri yıkılan insanlara barınabilecekleri konut veya arazi
sunulmadan gerçekleştirilenler oldu. Daha da acısı bu uygulamanın
muhatabının genellikle en yoksul kardeşlerimiz olmasıdır. Bu
kardeşlerimiz evleri yıkıldığı halde kendilerine
kalabilecekleri alternatif konutlar gösterilmediği için çadırlarda
yaşamaya başladılar.
Belediye
görevlileri tarafından düzenli olarak çadırları yıkılsa da
(kimi zaman çadırların ve ailelere ait eşyaların yakılarak imha
edildiği de oldu) zorunlu olarak ya eski bölgelerine çadır kurmak
için geri döndüler ya da farklı bölgeler arasında düzenli
olarak yer değiştirerek bir çeşit yeni göçebeliğe başladılar.
Bu şartlar altında doğan çocukların önemli bir bölümünün
kimlikleri yok. Aileler resmi işlemlerde talep edilen ikametgah
benzeri resmi kayıtlara sahip değiller. Önemli bir bölümü bu
nedenle sosyal yardımlardan istifade edemiyor ve çocuklarını
okula yazdırırken sorunlar yaşıyor.
-Kentsel
dönüşüm uygulamalarında karşılaştığımız bir başka hatalı
uygulama, evleri yıkılan yurttaşların yerleştirildikleri yeni
bölgelerin meslekleri ve geçim tarzları açısından uygun
olmadığı hallerde karşımıza çıktı. Meslekleri gereği şehir
merkezlerinde yaşamaları gereken kardeşlerimiz merkeze epey uzak
yerleşim bölgelerine yerleştirildikleri durumlarda kısa bir zaman
içinde eski yaşadıkları yerlere geri dönmek zorunda kaldılar.
Ya eski yerleşimlerinin yakın çevresinde konutlar kiraladılar ya
da eski yerleşimlerinin bulunduğu arazilerde kurdukları çadırlarda
veya inşa ettikleri derme çatma barakalarda yaşamaya başladılar.
-Kentsel
dönüşüm uygulamalarında karşılaşılan bir başka hatalı
uygulama ise evleri yıkılan yurttaşların yerleştirildikleri yeni
konutların ödeme planlarının, yurttaşların gelir düzeyi
sağlıklı bir biçimde hesaplanmadan yapılması ile ilgilidir.
İnsanlar yeni evlerine taşınacak olmanın heyecanı ve kendilerine
çeşitli kolaylıkların sağlanabileceği güvencesiyle yeni
evlerine taşınmayı kabul ettiler.
Ne
var ki imzalanan sözleşmelerde doğal olarak sabit bir ödeme planı
ve ödemenin gerçekleşmemesi halinde belirli bir süre içinde
tahliye zorunluluğu bulunmaktaydı. Geçmişte en başarılı
kentsel dönüşüm örnekleri olarak kabul ettiğimiz kimi yerlerde
bile ödeme sıkıntısı nedeniyle şu an ciddi sorunlar
yaşanmaktadır. Yeni evlerin aylık taksitleri pek çok insan için
oldukça hesaplı gözükse de, yoksulluk sınırının çok altında
bir gelirle yaşayan pek çok yurttaş için bu taksitler ödenebilir
değildir. Sonuç itibarı ile bu insanlarımız bugün yeni
evlerinden ayrılma ve daha da önemlisi evsiz kalma tehlikesi ile
karşı karşıyadırlar.
-Şu
veya bu nedenle, insanların evini barkını kaybetmesine; kimliksiz,
ikametgahsız, kayıtsız bir hayat sürmesine neden olan hatalı
dönüşüm uygulamaları kentlerimizin geneli için büyük bir
tehlikenin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Çadırlarda yeni
bir kuşak yetişiyor. Bu kardeşlerimiz çadırlarda doğdu. 21.
yy'da akıl almaz yoksulluk şartları içerisinde büyüyorlar.
Eğitim alma şansından neredeyse bütünüyle yoksunlar. Bizi asıl
korkutan bu kardeşlerimizin suç örgütleri tarafından kitlesel
bir biçimde kullanılmaya başlanmasıdır. Her hatalı dönüşüm
bu kardeşlerimizin sayısının daha da artmasına neden olmaktadır.
Tehlike göründüğünden çok daha büyüktür. Tedbir alınmazsa
büyük bir sosyal felaketin yaşanması işten bile değildir.
***
Sağlıklı
bir kentsel dönüşüm uygulaması nasıl gerçekleştirilmelidir?
Öncelikle bu konuda karar alma gücüne sahip yetkililerimizden
beklentimiz dönüşüm planlarını hazırlamadan önce
sosyologlardan dönüşümün gerçekleştirileceği alana ilişkin
ayrıntılı araştırmalar yapmalarını talep etmeleridir.
Sosyologlar
-Bölgede
yaşayan ve kentsel dönüşümden etkilenecek yurttaşların tam
nüfusunu;
-Gelir
kaynaklarını, mesleklerini, net aylık gelirlerini;
-Kültürel
yapılarını, adetlerini, alışkanlıklarını;
-Kentsel
dönüşüm konusunu nasıl değerlendirdiklerini araştırmalı,
ilgili bölge hakkında net raporlar çıkartmalıdır.
İkinci
aşamada; mahalle halkının temsilcileri, şehir plancıları,
mimarlar, mühendisler, hukukçular ve belediye yetkililerinin
bulunduğu bir ekibin ortak çalışması ile dönüşüm projesi
hazırlanmalıdır. Proje hazırlanırken
-Dönüşümden
etkilenecek yurttaşların her birinin, öyle ya da böyle
barınabileceği alanların hazırlanmasına gayret gösterilmelidir.
Dönüşüm süreci sonucunda sokakta kalan her yurttaşın eninde
sonunda suç örgütlerinin eline düşeceği unutulmamalıdır.
-Dönüşüm
sürecinden sonra yurttaşlardan yeni evleri için herhangi bir ödeme
talep edilecekse; mahalle sakinlerinin gelir ve kazanç düzeyleri
çok dikkatli bir şekilde göz önünde bulundurulmalıdır.
Toplumun geneli için uygun olan ödeme koşullarının yoksulluk
sınırının altında yaşayan yurttaşlar için yüksek
gelebileceği unutulmamalıdır. Ayrıca yeni yapılacak konutların
hem yeri hem de biçimi buralarda yaşayacak yurttaşların
meslekleri göz önünde bulundurularak tasarlamalıdır.
-Dönüşüm
sürecinden etkilenecek yurttaşların kültürel yapıları mutlaka
gözetilmelidir. Abdallar, Romanlar, Lomlar, Domlar gibi göçebe
zanaatçı kültürlerden gelen yurttaşların binlerce yıldır
birlikte yaşadıkları ve kendine özgü bir kültüre sahip
oldukları asla unutulmamalıdır. Bizlerin binlerce yıldır
yaşadığımız mahallelerin dağıtılması; kardeşlerimizin ani
bir şekilde farklı kültürlerden yurttaşlarla aynı yerleşim
bölgelerinde birarada bulunmaya zorlanması beklenmedik gerilimler
yaratabilir. Bu noktada karar verirken her bölge için ayrıntılı
sosyolojik araştırmaların yapılması zorunludur.
Bu
noktalar göz önünde bulundurularak hazırlanan bir kentsel dönüşüm
projesi hem kentsel yenileme sürecine katkıda bulunacak hem de
yurttaşların barınma sorunu yaşamalarının önüne geçilmiş
olacaktır.
***
Kentsel
dönüşüm konusunda karar alma gücüne sahip yetkililerimiz
meseleye mümkün olduğunca uzun vadeli bir bakış açısıyla
yaklaşmalıdırlar. Kısa vadede kimi sorunları çözerken uzun
dönemde daha büyük sorunlara yol açan projeler oldukça
tehlikelidir. Bu konudaki deneyimler büyük bir dikkatle
izlenmelidir. Bizler Çingene toplumu olarak insanlara daha iyi
barınma imkanları sunan dönüşüm projelerine her zaman olumlu
yaklaştık. Ama kaş yapayım derken göz çıkarılmamasına da
büyük bir önem atfediyoruz. Zira bu alanda yapılacak hataların
telafisi yoktur...
***
Hepinize
şen bir hafta diliyorum, neşeniz bol keyfiniz gıcır olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder