10 Aralık 2013 Salı

Kentsel Dönüşüm Uyarıları 07/11/2010

Kentsel dönüşüm konusu uzun bir zamandır ülke ve dünya gündeminde yerini almış durumda. Sonuç itibarı ile herhangi bir mahallede şu veya bu koşullarda eski konutların yıkılıp yerlerine yenilerinin yapılması konusunda karar alma hakkı yetkililere ait. Bizlerin yurttaşlar olarak görüşlerimizi belirtmek ve varsa eğer eleştirilerimizi paylaşmak dışında fazla bir şansımız yok. Diğer taraftan son zamanlarda bize ulaşan bazı bilgiler geçmişte yapılan yanlış dönüşüm projelerinin çok ciddi toplumsal felaketlere yol açabileceğini gösteriyor. İş işten geçmeden derhal tedbir alınması gerekiyor.

Bu yazıda hem karar alma gücüne sahip olan yetkililer hem de kentsel dönüşüm konusundan etkilenen tüm kardeşlerimiz için, hem yanlış dönüşüm uygulamalarının sonuçlarını; hem de kentsel dönüşüm konusunda kendi önerilerimizi ortaya koymaya çalışacağız.

***

Geçtiğimiz 10-15 yıllık dönemde uygulanmış çok sayıda kentsel dönüşüm projesi var. Hatalı olduğuna inandığımız kentsel dönüşüm uygulamalarına dair çok sayıda örneğe sahibiz.

Ne yazık ki geçmişte yapılan hataların bugüne yansımaları oluyor. Geçmişte belli bazı sorunları çözmek için kentsel dönüşüm uygulamaları yapan yetkililer, o dönemde bilerek bilmeyerek yapılan hataların sonuçları ile bugün yüzleşmek zorunda kalıyorlar. Geçmişte belli bazı sosyal sorunları çözmek için geliştirilen kentsel dönüşüm uygulamaları bugün daha büyük sosyal sorunlara yol açabiliyor. Bu sorunları madde madde inceleyeceğiz.

-Kentsel dönüşüm adına yapılan uygulamaların en hatalı olanları evleri yıkılan insanlara barınabilecekleri konut veya arazi sunulmadan gerçekleştirilenler oldu. Daha da acısı bu uygulamanın muhatabının genellikle en yoksul kardeşlerimiz olmasıdır. Bu kardeşlerimiz evleri yıkıldığı halde kendilerine kalabilecekleri alternatif konutlar gösterilmediği için çadırlarda yaşamaya başladılar.

Belediye görevlileri tarafından düzenli olarak çadırları yıkılsa da (kimi zaman çadırların ve ailelere ait eşyaların yakılarak imha edildiği de oldu) zorunlu olarak ya eski bölgelerine çadır kurmak için geri döndüler ya da farklı bölgeler arasında düzenli olarak yer değiştirerek bir çeşit yeni göçebeliğe başladılar. Bu şartlar altında doğan çocukların önemli bir bölümünün kimlikleri yok. Aileler resmi işlemlerde talep edilen ikametgah benzeri resmi kayıtlara sahip değiller. Önemli bir bölümü bu nedenle sosyal yardımlardan istifade edemiyor ve çocuklarını okula yazdırırken sorunlar yaşıyor.

-Kentsel dönüşüm uygulamalarında karşılaştığımız bir başka hatalı uygulama, evleri yıkılan yurttaşların yerleştirildikleri yeni bölgelerin meslekleri ve geçim tarzları açısından uygun olmadığı hallerde karşımıza çıktı. Meslekleri gereği şehir merkezlerinde yaşamaları gereken kardeşlerimiz merkeze epey uzak yerleşim bölgelerine yerleştirildikleri durumlarda kısa bir zaman içinde eski yaşadıkları yerlere geri dönmek zorunda kaldılar. Ya eski yerleşimlerinin yakın çevresinde konutlar kiraladılar ya da eski yerleşimlerinin bulunduğu arazilerde kurdukları çadırlarda veya inşa ettikleri derme çatma barakalarda yaşamaya başladılar.

-Kentsel dönüşüm uygulamalarında karşılaşılan bir başka hatalı uygulama ise evleri yıkılan yurttaşların yerleştirildikleri yeni konutların ödeme planlarının, yurttaşların gelir düzeyi sağlıklı bir biçimde hesaplanmadan yapılması ile ilgilidir. İnsanlar yeni evlerine taşınacak olmanın heyecanı ve kendilerine çeşitli kolaylıkların sağlanabileceği güvencesiyle yeni evlerine taşınmayı kabul ettiler.

Ne var ki imzalanan sözleşmelerde doğal olarak sabit bir ödeme planı ve ödemenin gerçekleşmemesi halinde belirli bir süre içinde tahliye zorunluluğu bulunmaktaydı. Geçmişte en başarılı kentsel dönüşüm örnekleri olarak kabul ettiğimiz kimi yerlerde bile ödeme sıkıntısı nedeniyle şu an ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Yeni evlerin aylık taksitleri pek çok insan için oldukça hesaplı gözükse de, yoksulluk sınırının çok altında bir gelirle yaşayan pek çok yurttaş için bu taksitler ödenebilir değildir. Sonuç itibarı ile bu insanlarımız bugün yeni evlerinden ayrılma ve daha da önemlisi evsiz kalma tehlikesi ile karşı karşıyadırlar.

-Şu veya bu nedenle, insanların evini barkını kaybetmesine; kimliksiz, ikametgahsız, kayıtsız bir hayat sürmesine neden olan hatalı dönüşüm uygulamaları kentlerimizin geneli için büyük bir tehlikenin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Çadırlarda yeni bir kuşak yetişiyor. Bu kardeşlerimiz çadırlarda doğdu. 21. yy'da akıl almaz yoksulluk şartları içerisinde büyüyorlar. Eğitim alma şansından neredeyse bütünüyle yoksunlar. Bizi asıl korkutan bu kardeşlerimizin suç örgütleri tarafından kitlesel bir biçimde kullanılmaya başlanmasıdır. Her hatalı dönüşüm bu kardeşlerimizin sayısının daha da artmasına neden olmaktadır. Tehlike göründüğünden çok daha büyüktür. Tedbir alınmazsa büyük bir sosyal felaketin yaşanması işten bile değildir.
***
Sağlıklı bir kentsel dönüşüm uygulaması nasıl gerçekleştirilmelidir? Öncelikle bu konuda karar alma gücüne sahip yetkililerimizden beklentimiz dönüşüm planlarını hazırlamadan önce sosyologlardan dönüşümün gerçekleştirileceği alana ilişkin ayrıntılı araştırmalar yapmalarını talep etmeleridir.

Sosyologlar
-Bölgede yaşayan ve kentsel dönüşümden etkilenecek yurttaşların tam nüfusunu;
-Gelir kaynaklarını, mesleklerini, net aylık gelirlerini;
-Kültürel yapılarını, adetlerini, alışkanlıklarını;
-Kentsel dönüşüm konusunu nasıl değerlendirdiklerini araştırmalı, ilgili bölge hakkında net raporlar çıkartmalıdır.
İkinci aşamada; mahalle halkının temsilcileri, şehir plancıları, mimarlar, mühendisler, hukukçular ve belediye yetkililerinin bulunduğu bir ekibin ortak çalışması ile dönüşüm projesi hazırlanmalıdır. Proje hazırlanırken
-Dönüşümden etkilenecek yurttaşların her birinin, öyle ya da böyle barınabileceği alanların hazırlanmasına gayret gösterilmelidir. Dönüşüm süreci sonucunda sokakta kalan her yurttaşın eninde sonunda suç örgütlerinin eline düşeceği unutulmamalıdır.

-Dönüşüm sürecinden sonra yurttaşlardan yeni evleri için herhangi bir ödeme talep edilecekse; mahalle sakinlerinin gelir ve kazanç düzeyleri çok dikkatli bir şekilde göz önünde bulundurulmalıdır. Toplumun geneli için uygun olan ödeme koşullarının yoksulluk sınırının altında yaşayan yurttaşlar için yüksek gelebileceği unutulmamalıdır. Ayrıca yeni yapılacak konutların hem yeri hem de biçimi buralarda yaşayacak yurttaşların meslekleri göz önünde bulundurularak tasarlamalıdır.

-Dönüşüm sürecinden etkilenecek yurttaşların kültürel yapıları mutlaka gözetilmelidir. Abdallar, Romanlar, Lomlar, Domlar gibi göçebe zanaatçı kültürlerden gelen yurttaşların binlerce yıldır birlikte yaşadıkları ve kendine özgü bir kültüre sahip oldukları asla unutulmamalıdır. Bizlerin binlerce yıldır yaşadığımız mahallelerin dağıtılması; kardeşlerimizin ani bir şekilde farklı kültürlerden yurttaşlarla aynı yerleşim bölgelerinde birarada bulunmaya zorlanması beklenmedik gerilimler yaratabilir. Bu noktada karar verirken her bölge için ayrıntılı sosyolojik araştırmaların yapılması zorunludur.

Bu noktalar göz önünde bulundurularak hazırlanan bir kentsel dönüşüm projesi hem kentsel yenileme sürecine katkıda bulunacak hem de yurttaşların barınma sorunu yaşamalarının önüne geçilmiş olacaktır.

***

Kentsel dönüşüm konusunda karar alma gücüne sahip yetkililerimiz meseleye mümkün olduğunca uzun vadeli bir bakış açısıyla yaklaşmalıdırlar. Kısa vadede kimi sorunları çözerken uzun dönemde daha büyük sorunlara yol açan projeler oldukça tehlikelidir. Bu konudaki deneyimler büyük bir dikkatle izlenmelidir. Bizler Çingene toplumu olarak insanlara daha iyi barınma imkanları sunan dönüşüm projelerine her zaman olumlu yaklaştık. Ama kaş yapayım derken göz çıkarılmamasına da büyük bir önem atfediyoruz. Zira bu alanda yapılacak hataların telafisi yoktur...
***
Hepinize şen bir hafta diliyorum, neşeniz bol keyfiniz gıcır olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder