Son
10 yıl içerisinde Türkiye'de çok sayıda Roman derneği
kurulmuştur. Günümüzde bu derneklerin sayısı 100'ü geçmiştir.
Her geçen gün farklı il ve ilçelerde yeni dernekler
kurulmaktadır. Roman derneklerinin artan sayısı ve medyada daha
fazla görünür hale gelmeleri toplumun değişik kesimlerinin
ilgisini derneklerin üzerine çekmiştir. Nitekim bugünlerde
siyasetçilerin, akademisyenlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve
benzeri pek çok başka toplumsal kesimin bu alanda fazlasıyla mesai
harcadığı hemen herkesin farkında olduğu bir gerçektir.
Bu
yazıda kimseye akıl öğretmek iddiasında değiliz. Zira hem
dernek yöneticileri hem de derneklerle iletişime geçen çeşitli
kişi, kurum ve kuruluşlar kendi amaçları çerçevesinde son
derece akılcı hareket etmekte; herkes alandan beklentisi neyse o
hedefe doğru kararlı bir şekilde yürümektedir.
Bizim
bu yazıda yapacağımız şey pişmiş aşa su katmak olmayacak. Bu
alanda şu veya bu amaçla çeşitli çalışmalar yürüten herkesin
yolu açık olsun, kendilerine başarılar diliyoruz. Bu yazıda
bizim amacımız Roman derneklerinin bizim açımızdan ne anlam
ifade ettiğini daha geniş bir çerçeve içinde ortaya koymaktır.
İnancımız o ki bu değerlendirmeler faydalanmak isteyen herkes
için yararlı olacaktır.
***
Her
şeyden önce Roman kimliğini tanımlamamız gerekiyor. Kimdir
Romanlar? Romanlar kendilerine ait bir dile, kültüre ve tarihe
sahip olan eski bir Avrupa toplumudur. Roman toplumunun dili
Romanestir. Romanların en eski atalarının Hindistan Çingeneleriyle
ilişkili olduğuna inanılmaktadır. Buna karşılık Roman kültürü
tipik bir Hint kültürü değildir. Roman kültürü daha ziyade
Hindistan, İran, Anadolu, Yunan ve Avrupa kültürlerinin özel bir
sentezi olarak değerlendirilirse sağlıklı bir tespit yapılmış
olur. Sonuç olarak Romanlar bir Avrupa kavmi, Roman kültürü de
bir Avrupa kültürüdür.
Peki
Romanlarla, Romanların yaşadıkları ülkelerde bulunan diğer
kültürler arasındaki temel fark nedir? Örneklendirmek gerekirse
Anadolu coğrafyasında Çerkezler, Lazlar, Gürcüler gibi
kendilerine ait bir dile ve tarihe sahip olan çok sayıda kültür
bulunmaktadır. Romanlar gerek yaşam biçimleri gerekse komşu
toplumlarla ilişkileri açısından bu etnik gruplarla
kıyaslandıklarında çok temel farklılıklara sahiptirler.
Romanlarla diğer etnik gruplar arasındaki farklılık Romanların
Çingene Evrensel Milletine mensup bir kavim olmasından
kaynaklanmaktadır.
Sanayi
öncesi dönemde Roman Çingeneleri yaşadıkları her coğrafyada
Çingene olmayan kavimlerden farklı olarak temel geçimlerini göçebe
zanaatçılığa dayandırmışlardır. Yerleşik tarımcı veya
göçebe hayvan besleyici Gaco kavimlerine çeşitli zanaat
ürünlerini veya hizmetleri sunmuşlar karşılığında onlardan
çeşitli gıda maddeleri almışlardır. Bu süreçte diğer
kavimlerden farklı olarak toprak veya hayvan sahibi olma imkanı
bulamamışlar; yüzlerce yıl boyunca Roman Çingenelerinin tek
sermayesi diğer Çingene gruplarında olduğu gibi zanaat bilgileri
olmuştur. Roman Çingenelerinin en bilinen geleneksel meslekleri
sepetçilik, demircilik, kalaycılık, müzisyenlik, bakırcılık,
ay yetiştiriciliği, ayı-maymun oynatıcılığı, cambazlık ve at
cambazlığıdır.
Sanayinin
gelişmesi ile birlikte çoğu Roman grubu geleneksel zanaatlarını
yitirmişler geçinebilmek için yeni mesleklerin arayışına
girmişlerdir. Sanayi sonrası dönemde Roman Çingeneleri tarafından
kitlesel bir biçimde yapılmakta olan meslekler arasında kağıt ve
hurda toplayıcılığı, çiçekçilik, ayakkabı boyacılığı,
hammallık, işportacılık, matbaa işçiliği, tütün işçiliği
ve tarım işçiliği sayılabilir. Buna karşılık çoğunluğu
teşkil etmese de çok sayıda Roman kökenli doktorun, avukatın,
akademisyenin, iş adamının ve politikacının varlığını
anımsatmakta fayda var.
***
Roman
dernekleri daha ziyade Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde
yoğunlaşmaktadırlar. Bu durum Roman Çingenelerinin nüfus
yoğunlaşmasının bu bölgelerde olmasıyla ilişkilidir. Buna
karşılık Domların dernekleri Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde,
Lomların dernekleri Karadeniz Bölgesi'nde, Abdalların dernekleri
ise Orta ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde kurulmakta ve
yaygınlaşmaktadır.
Roman
dernekleri genellikle yardımlaşma ve dayanışma derneği
statüsünde kurulmaktadırlar. Üyelerinin ve temsil ettikleri
kitlenin sosyal ihtiyaçlarına cevap verme iddiası derneklerin en
yaygın kuruluş gerekçesidir. Diğer taraftan bölgelere göre
derneklerin kuruluş amaçları farklılaşabilmektedir. Kimi
yerlerde "Hammallar Derneği" ya da "Kurbağa
Toplayıcıları Derneği" gibi örneklerde mesleğe ilişkin
sorunlar ön plana çıkarken kimi yerlerde kentsel dönüşüm
süreci ile ilgili problemler öncelikli olarak
değerlendirilmektedir.
***
Roman
derneklerinin karşılarına çıkan meselelerin bir kısmı sadece
Roman toplumunu ilgilendirirken bir kısmı ise tüm Çingene
kavimleri için ortak olan konu başlıklarıdır. İşsizlik, konut
sorunu, eğitime ulaşma, önyargılar gibi sosyal problemler tüm
diğer Çingene kavimleriyle birlikte Roman Çingenelerini de
etkilemektedir. Toprak veya hayvan sürülerine sahip olmayan Çingene
kavimlerinin, sanayi sonrası dönemde geleneksel mesleklerini
kaybederek büyük bir yoksulluğun içine düşmesi tüm Çingene
kavimlerinin ortak problemidir. Diğer taraftan Roman kültürünün
kendi özgün değerleri olan Romanes dilinin ve Roman kültürüne
ait folklorik ürünlerin (türküler, maniler, fıkralar,
masallar...) giderek kaybolmaya yüz tutması doğrudan doğruya
Roman derneklerini ilgilendiren bir konudur.
Roman
dernekleri kültürel meselelerde bağımsız çalışmalar yürüterek
Roman kültürünün yaşatılması için ellerinden gelen çabayı
gösterebilirler. Buna karşılık işsizlik, konut sorunu ve
önyargılar gibi temel sosyal sorunlarda Romanların, Abdalların,
Poşa-Elekçi-Lomların, Domların, Gevendelerin, Karaçilerin ve
göçebe zanaatçı kültürlerden gelen tüm diğer toplulukların
sorunların çözümü için el birliği yapmalarında fayda vardır.
Dışarıdan bakanlar tarafından konuştukları dillerine, ten
renklerine ya da tarihlerine bakılmaksızın Çingene olarak
adlandırılan tüm grupların, Çingeneleri hedefleyen hurafe ve
önyargıların aşılması için ortak çaba göstermesi çok daha
sonuç alıcı olacaktır. Şüphesiz ki Çingeneliği hedef alan
önyargıların aşılması için çaba harcamak Çingeneliği adeta
bir suçmuş gibi birbirinin üzerine atmaktan çok daha isabetli bir
çözüm olacaktır.
***
Roman
dernekleri her açıdan henüz yolun başında bulunmaktadırlar.
Mütevazi fakat kararlı bir şekilde çalışmaları halinde faydalı
sonuçların ortaya çıkması imkan dahilindedir. Bunun için
öncelikle sivil toplum kuruluşları olduklarının bilinci
içerisinde hareket etmeleri gerekmektedir. Ayrıca Roman dernekleri
açısından gerçekleştirilmesi imkansız düşlerin peşinde
koşmamakta büyük yarar vardır. Son zamanlarda kimi derneklerin
hedef büyüttükleri, yerel sivil toplum kuruluşları olmanın
gerektirdiği çalışmaların ötesine geçmeye başladıkları
anlaşılmaktadır. Bu doğru bir tutum değildir. Her alanda olduğu
gibi bu alanda da başarılı olmanın ilk şartı kendini bilmek ve
ne oldum delisi olmamaktır.
Roman
dernekleri sosyal ve kültürel sorunların tespiti, bu sorunlara
dönük somut çözüm projelerinin geliştirilmesi ve bu projeleri
uygulayabilecek kurum ve kuruluşların harekete geçirilmesi
noktasında çok önemli bir rol üstelenebilirler. Bu
gerçekleştirilebilirse dernekler görevlerini yerine getiriyorlar
demektir. Temel amaç ve hedefi Roman Çingenelerinin toplumsal
gelişimi olan bir dernek yönetiminin tutarlılığı tam da bu
noktada ortaya çıkacaktır. Mahallesinde, ilçesinde veya ilinde
hiçbir somut çalışma yapmayan; büyük hayaller peşinde büyük
bütçelerin hayalini kurarak zaman kaybeden dernekler kısa zamanda
topluma nasıl büyük bir zarar verdiklerinin farkına
varacaklardır.
***
Önümüzdeki
günlerde Roman derneklerine yönelik ilgi daha da artacaktır.
Toplumun çeşitli kesimlerinin derneklere çeşitli taleplerle
yöneleceği açıktır. Bu noktada dernek yönetimlerinin işleri
daha da zorlaşacaktır. Atacakları yanlış bir adımın ya da
söyleyecekleri iyi düşünülmemiş bir sözün bedelini sadece
onlar değil Romanlarla birlikte tüm Çingeneler ödeyecektir. Şu
andan itibaren bir Roman derneği kurmak, kurduğunuz bir Roman
derneğini yaşatabilmek eskiden olduğundan daha fazla sorumluluk
gerektirmektedir. Bu sorumluluğu taşıyabileceğinden emin olmayan
arkadaşların yol yakınken görevi bırakmaları hem kendileri hem
de toplumumuz için faydalı olacaktır.
Roman
derneklerinin saygıdeğer yöneticileri! Ben bir Çingene kardeşiniz
olarak buradan sizlere seslenmek istiyorum. Milyonlarca Çingenenin
kaderi iki dudağınızın arasında. Herhangi bir konuda adım
atmadan önce kırk defa düşünmek zorundasınız. Herhangi bir
konuda söz söylemeden önce kırk defa düşünmek zorundasınız.
Sorumluluğunuz çok ağır. Bugün her şey çok kolaymış gibi
gözükse de, her şey eğlenceli bir oyunu andırsa da kısa bir
zaman içerisinde işlerin ciddiye bindiğini, yapılan küçük
yanlışların nasıl büyük acılara yol açtığını kendi
gözlerinizle göreceksiniz. Bu dönemde bilerek ya da bilmeyerek, şu
veya bu nedenle insanlarımızı taşıyamayacakları yüklerin
altına sokarsanız yaşanacak her türlü acının vebali sizin
olacaktır. Hepinizi salim kafayla düşünmeye, bulunduğunuz
alanlarda doğru kararlar almaya davet ediyorum.
***
Hepinize
şen bir hafta diliyorum. Neşeniz bol keyfiniz gıcır olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder