10 Aralık 2013 Salı

Üzdünüz Bizi Ece Hanım 21/4/2007

Ece Temelkuran 18 Nisan 2007 Çarşamba günü Milliyet'teki köşesini Ankara'da yapılan mitinge ayırdı. Tahmin edebileceğiniz üzere burada mitingle ilgili bir tartışma yapacak değiliz. Bu yazının konusu Temelkuran'ın mitinge katılan topluluğu tanımlarken kulladığı birkaç sözcük. İşte : "Nereden baksanız "72 buçuk millete karşı" verilmiş bir mücadeleyle kurulmuş, toprağını, kuşaklar boyunca daha aydınlık, daha eşit, daha adil bir ülke için ölen gençlerin gövdeleriyle biriktirmiş bir ülkenin buna hakkı vardır: Utanmadan ve korkmadan yaşamaya. Bu miting bunu söylemek isteyen insanların mitingiydi." Bu sözlerin geneline söyleyecek lafımız yok! Ama Milli Kurtuluş Savaşımızdan bahsederken Temelkuran'ın kullandığı "72 buçuk millete karşı" ifadesi ne yazık ki maksadını fazlasıyla aşmış.

Malum bu 72,5 millet lafındaki buçukla Çingeneler kastedilmiştir hep. Temelkuran bu ifadeyi tırnak içinde kullanmış. Keşke kimi halk ozanlarının deyişlerde yaptığı gibi 73 millet ifadesini kullanarak bu son derece hatalı ifadeyi düzeltmeyi tercih etseydi. Ama bunu yapsa bile sorun ortadan kalkmış olmayacaktı. Çünkü Temelkuran halk kültüründe "Biz Milli Mücadele'de 7 düvele karşı savaştık" ya da "Biz bu memleketi 72 millete karşı savaşarak kurduk gibi" yaygın deyişleri "72 buçuk millete karşı" ifadesiyle genişletmiş. Bunu yapınca Kurtuluş Savaşı'nda savaşılan milletlerden biri de Çingenelermiş gibi bir anlam ortaya çıkıyor.

Bazılarımız basit bir dil sürçmesinin üzerinde durmaya gerek yok şeklinde düşünebilir. Hayır, mevzu bu 72,5 lafı olunca hele hele bizleri bu ülkenin kuruluş mücadelesinde karşı tarafa itecek şekilde kullanılmışsa bu sözler üzerinde fazlasıyla durmamız gerekiyor. Ortada iki büyük yanlış var, birincisi tüm insanlardan ne bir fazla ne bir eksik sıradan insanlar olan Çingeneleri yarım insan gibi gösteren, bunu doğallaştırarak nesilden nesile aktarılmasına yol açan son derece hatalı bir deyimin tırnak içinde dahi olsa kullanılması. İkincisi Çingeneleri Kurtuluş Savaşı'nda savaştığımız işgalci uluslardan biri olarak göstermesi. Her iki yanlışa karşı da söyleyecek çok lafımız var.

Dil bir toplumun düşünce dünyasının yansımasıdır. Toplumların sahip olduğu tüm birikim günahı ve sevabı ile dile yansır. Ne yazık bizim toplumumuz da dahil tüm toplumlarda sadece hoşgörü, kardeşlik ve anlayış duygusu yoktur. Toplumların bünyesinde ayrımcı, düşmanlıklar yaratan hatalı duygu ve düşünceler de var olabilir. İşte bu tarz toplumsal bütünlük için son derece zararlı yaklaşımların dile yansıması "72,5 Millet" ifadesinde olduğu gibi çeşitli atasözleri ve deyimlerle gerçekleşir. Her yeni nesil bu deyimleri ve atasözlerini öğrendiğinde aynı zamanda çeşitli toplumsal kesimlere dönük düşmanlığı ve bu toplumsal kesimleri hedef alan önyargıları da öğrenmiş olur. "72,5 Millet" sözcüğünü her tekrarladığımızda Çingene toplumunu aşağılayan önyargıların pekişmesine katkıda bulunmuş oluruz. Hele hele çok sayıda okuru bulunan bir yazar bu ifadeyi kullandığında ortaya çıkan zarar çok daha büyük olur.

Affedilmesi mümkün olmayan bir başka yanlış bu ifadenin bizleri Kurtuluş Savaşı'nda düşman cepheye itecek şekilde kullanılmış olmasıdır. Çingeneler, Kurtuluş Savaşı'nda halkımızın geneli ile birlikte cephelerde savaştı. Bizlere atalarımızdan miras kalan nice anı Çanakkale ya da Milli Mücadele döneminde yapılan fedakarlıkları anlatır. Savaşın acısını da zaferin coşkusunu da Çingeneler ulusun geneliyle paylaşmışlardır. Biz dedelerimizden böyle duyduk böyle bildik. İşgal ordularının girdiği topraklarda yaptığı zulümlerin hikayesini anlatan büyüklerimiz günü geldiğinde komşularıyla kenetlenerek nasıl direndiklerini de anlattılar. Ülkenin o zor günlerinde Çingeneler kendilerini ulusun genelinden ayrı görmediler. Kaderlerini ulusun kaderiyle birleştirdiler.

Her zaman söylüyoruz. Çingeneler yaşadıkları her ülkede vatandaşlık kimliğini gururla taşırlar. Çingeneler yaşadıkları her ülkede, o ülkenin halkıyla kader birliği yaparlar. Evet çoğu zaman komşularımız bizleri anlamaz, aşağılar; yer yer ayrımcılık bile yapar! Evet komşularımız bize "buçuk millet" ifadesini layık görebilir. Ama biz şunu biliriz ki kol kırılır yen içinde kalır. Problemlerimizi kendi aramızda çözer barışırız! Gerektiğinde ise tüm bunları bir kenara koymasını bilir ne yapılması gerekiyorsa komşularımızla birlik içinde onu yaparız.


İşte böyledir Çingenelerin hikayesi. Dilerdik ki toplumsal problemlere hassasiyeti ile tanıdığımız Ece Hanım, bu konuda da biraz daha hassas davransın. Niyetiniz kötü değil biliyoruz ama yine de üzdünüz bizi Ece Hanım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder