10 Aralık 2013 Salı

Balkanları Anlamak ve Çingeneler 23/01/2011

Michael J. Jordan'ın "Nefretin Kökleri" isimli yazısı pek çok açıdan ilham verici bir çalışma. Yazar Macaristan'da Çingeneleri hedef alan ırkçı terörün kaynaklarını araştırmış. Konunun tarihsel boyutlarına son derece ayrıntılı bir biçimde değiniliyor yazıda. Diğer taraftan 1990'lı yıllarda, Doğu Bloku'nda yer alan ülkenin çok hızlı bir biçimde Batıyla bütünleşmesinin yarattığı toplumsal sorunların ırkçı nefretin oluşumuna etkisi de Jordan'ın gözünde kaçmamış. Bir anda kendilerini ekmek kavgasının içine düşen Macarlar kendilerine bir günah keçisi aramışlar. Ne yazık ki bu süreçte bölgedeki ırkçı parti Jobbik'in kışkırtmalarıyla hedef tahtasına Çingeneler konmuş.


Jordan Çingeneleri hedef alan ırkçı terörü Macaristan örneği üzerinden tartışıyor. Onun Macaristan'la ilgili olarak yaptığı tespitler aynı zamanda pek çok başka Balkan ülkesi için de doğru. Yeni düzene uyum sorunu yaşayan Balkan ülkelerinde ırkçı gruplar Çingeneleri yaşananların sorumlusu olarak gösteriyorlar. Böylelikle bizlere düşman gözüyle bakmaya başlayan ırkçı gençler, evlerimizi yakıyor, insanlarımızın canına dahi kast ediyorlar. Hatta yeni yürümeye başlayan çocuklar bile onlar için hedef olabiliyor. Çek ırkçılar tarafından yakılan Natalka isimli kardeşimizin büyük bir mucize eseri hayatta kalabildiğini unutmadık. Hatırlatmak da fayda var, olaylar yaşandığında Natalka sadece 2 yaşındaydı.

***

Jordan'ın yazısı konuyu Balkanların Çingene olmayan toplumları açısından ele alıyor daha ziyade. Bu insanların ırkçı organizasyonlar tarafından nasıl etkilendiğini, Çingenelere nasıl düşman gözüyle bakmaya başladıklarını yazıdan net bir biçimde anlayabiliyoruz. Bir de madalyonun öbür yüzü var: Balkan Çingeneleri. Konuyu daha iyi anlayabilmek, Balkan Çingenelerinin nasıl olup da ırkçılar tarafından hedef haline getirildiğini tahlil edebilmek için Balkan Çingenelerini daha yakında tanımamız gerekiyor. Balkanlarda yaşayan Çingene grupları arasında en fazla Rudariler, Romanlar, Jevgler ve Aşkaliler hakkında bilgi sahibiyiz. Kısaca her birine değinmekte fayda var.

Rudari Çingeneleri: Çeşitli Balkan ülkelerinde yaşamakta olan Rudariler farklı zanaat ve hizmetlerde uzmanlaşmış alt gruplara ayrılmaktadır. Kaşıkçılık ve ayıcılık Rudarilerin en önemli meslekleri arasında yer almaktadır. Rudariler ahşap malzemeden yaptıkları çeşitli ev eşyaları ile büyük bir ün kazanmışlardır. Rudari dili Rumen dili ile ilişkilidir. Günümüzde Rudariler dışında başka hiçbir grup tarafından kullanılmayan bu dil kimilerince Rumence'nin eski bir lehçesi olarak kabul edilmektedir.

Roman Çingeneleri: Romanlar Balkanların en kalabalık Çingene gruplarından bir tanesidir. Romanes isimli bir dilleri vardır. Roman kültürü Hint, Fars, Yunan, Anadolu ve Avrupa kültürlerinin kendine bir özgü sentezi olarak görülebilir. Sepetçilik, elekçilik, kalaycılık, demircilik ve müzisyenlik Romanların yaptığı en önemli geleneksel meslekler olarak kabul edilmektedir.

Jevg Çingeneleri: Bu grubun meslekleri arasında demircilik, düdük yapımı, çömlekçilik, tuğla yapımı ve kömür işçiliği ön sıralarda yer almaktadır. Jevgler kendilerini Mısır Çingeneleri olarak kabul etmekte ve atalarının yüzlerce yıl önce Mısırdan Balkanlara geldiğini iddia etmektedirler. Son zamanlarda yapılan kimi araştırmalarda Jevglerin MÖ. 5 yy'da Mısır'dan Balkanlara geldiği iddia edilmektedir.

Aşkali Çingeneleri: Aşkali Çingeneleri Balkanların farklı ülkelerinde yaşamlarını sürdürmekte olan Çingene gruplarından bir tanesidir. Kendilerinin Fars kökenli olduklarını ve Antik İran'dan Balkanlara geldiklerini ifade etmektedirler. Aşkali Çingeneleri sanayi öncesi dönemde esas olarak demircilik yaparak geçimlerini sağlamışlardır.

Balkan coğrafyasında yukarıda sayılanlar dışında çok sayıda farklı Çingene grubu bulunmaktadır. Ne yazık ki kaynak yetersizliği nedeniyle bu gruplarla ilgili ayrıntılı bilgiye ulaşamıyoruz.

***

Balkan Çingeneleri farklı kavimlerden oluşmaktadır. Dilleri ve tarihleri farklı olan bu kavimler günlük hayatta aynı sorunları yaşamakta, benzer acıları paylaşmaktadır. Çingene Evrensel Milletine mensup olan tüm bu kavimler sanayi sonrası dönemde geleneksel mesleklerini kaybetmeye başlamışlardır. Geleneksel mesleklerini kaybeden sözkonusu Çingene kavimleri; Balkanların çeşitli bölgelerinde başkaları tarafından tercih edilmeyen, zor, düşük gelirli ve kimi zaman insan sağlığına zararlı işlerde çalışarak geçimlerini temin etmişlerdir.

90'lardan sonra geçmişte Doğu Bloku'na dahil olan Balkan ülkeleri hızlı bir biçimde liberal ekonomiye adapte olmuşlardır. Bu süreçte yaşanan alt üst oluşlar belki de en fazla Çingeneleri etkilemiştir. İşsizlik oranları birden bire patlama yapmış, onbinlerce insan sefalet koşullarında yaşamaya başlamıştır. Bu dönemde çeşitli Balkan ülkelerinde yaşanan etnik çatışmalar yüzbinlerce insanın yerinden yurdundan olmasına ve yaşam koşullarının daha da kötüleşmesine neden olmuştur.

***

Balkan Çingeneleri mahalle tipi yerleşmelerinde Balkanların dört bir yanına dağılmış olarak yaşamlarını sürdürmektedirler. Her bir Çingene kavmi tek tek dahi ele alınsalar Balkanların genelinde önemli bir nüfusa sahiptirler. Buna karşılık Çingene kavimlerinin Balkan coğrafyasının her bir bölgesine rastgele dağılmış olmaları birlikte yaşadıkları diğer kültürler tarafından zayıf azınlık toplumları olarak algılanmalarına neden olmaktadır.

Özellikle büyük ekonomik ve siyasal krizlerde, krizlerden mağdur olan insanların günah keçisi aramaya başlamaları neredeyse tarihin her döneminde karşılaştığımız bir durumdur. Böyle zamanlarda mağdur insanlar tepkilerini ve öfkelerini en zayıf olana yöneltmektedirler. Mağduriyetin sorumluluğu ve acısı en zayıf olanın omuzlarına yüklenmektedir. Ne yazık ki bugünkü koşullarda ortalama bir Balkanlı için en zayıf olan bizleriz. En kolay günah keçisi ilan edilebilecek olanlar, en kolay hedef haline getirilip yerinden yurdundan edilebilecek olanlar bizleriz.

Dünyanın her tarafındaki Çingene kavimleri gibi Balkan Çingeneleri de sanayi sonrası dönemde geleneksel mesleklerini kaybettikleri için yegane sermayeleri olan zanaat bilgilerinden yoksun kaldılar. Bu durum insanlarımızı büyük ölçüde çok ciddi bir yoksulluğun içerisine itti. Diğer taraftan Çingene kavimlerinin aşırı dağınık bir biçimde yaşamaları ve Çingene mahallelerinin Balkanlardaki diğer etnik grupların yerleşimleri ile kıyaslanamayacak kadar küçük olması, birlikte yaşadığımız toplumların bizi gerektiğinde harcanabilecek günah keçileri olarak görmelerini kolaylaştırdı.
Bir yanda yoksulluk, bir yanda parçalanmışlık; bu ortam ırkçı yapılanmaların eline yaşanan ekonomik ve sosyal krizden mağdur olmuş Balkanlıları Çingenelere karşı kışkırtmaları için çok önemli bir koz vermektedir. Irkçıların Çingenelere karşı kalabalıkları kışkırtmak için kullanacakları bahaneleri her zaman hazırdır. Yoksulluk ve çaresizlik içerisinde suç örgütleri tarafından maşa olarak kullanılan kardeşlerimiz ön plana çıkarılır ve onlar üzerinden tüm Çingene kavimleri hedef tahtasına oturtulur. Kışkırtılan kalabalıklar öfkelerini masum insanların canını yakarak çıkarmanın tadını bir kez aldıktan sonra kolay kolay durdurulamazlar. Hele hele bir de işlenen suçlar cezasız kalırsa... O zaman yaşanacaklar için dehşet kelimesi dahi hafif kalır.

***

Balkan Çingenelerinin yaşanan dramın farkına varması gerekiyor. Yıllar sonra ırkçı terör Balkanlarda yeniden yükselişe geçti. Bu yükselişin öncelikli hedefi bizim toplumumuz. İçinde bulunduğumuz zayıf, çaresiz durum ırkçıların işini fazlasıyla kolaylaştırıyor. Öyleyse ne yapmalı? Çözüm nerede. Öncelikle Balkan coğrafyasında yaşayan Çingene kavimlerinin temsilcileri artık anlamsız tartışmaları, sen ben davasını bir kenara bırakmalılar. Çözüm yolları sağlıklı zeminlerde, aklı selim ve bilge insanların katılımıyla tartışılmalı.

Her şeyden önce Jevgler, Romanlar, Rudariler, Aşkaliler birbirlerine üstünlük taslamayı; birbirleriyle didişmeyi bırakmalılar. Unutmayalım ki ırkçı teröristler çoluğumuzun çocuğumuzun canına kast ederken bizleri Roman, Jevg, Rudari, Aşkali diye ayırmıyor. Onlar için dilimiz ne olursa olsun, atalarımız nereden gelmiş olursa olsun hepimiz Çingeneyiz. Hepimiz onların gözünde lanetli putları gamalı haça adanmış, eli kolu bağlı bir şekilde ölümü bekleyen çaresiz kurbanlarız.

İş işten geçmeden doğru adımlar atılmalı. Balkanlarda yaşayan sıradan insanların ırkçılar tarafından bize karşı kışkırtılması mutlaka engellenmelidir. Aksi halde insanlarımız yeniden çok büyük acılar yaşayacaklar. Yaşanacakların sorumluluğu bugün görevini yerine getirmeyen Çingene aydınlarının omuzlarındadır.
***

Hepinize şen bir hafta diliyorum. Neşeniz bol keyfiniz gıcır olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder