Yeni
yıl dolayısıyla yazdığımız yazımızda kentsel dönüşüm
uygulamalarında yapılan bazı yanlışların çok ciddi sonuçlar
doğurabileceğini belirtmiştim. Bunlar içerisinde herhalde
enönemlisi, çok ciddi sayıda insanın konutlarını kaybettikleri
için şehirler ve şehirlerin içindeki semtler arasında dolaşarak
bir tür yarı göçebeliğe başlama ihtimaliydi. Bu insanlar
halihazırda son derece gayri insani şartlarda yaşamaya
çalışıyorlardı.
Ne
yazıkki bahsettiğimiz olası tehlikelerin somut bir sonucunu yeni
yılın ilk günlerinde Silivri'de gördük.
Silivri
Alibey mahallesinde yaşayan insanlarımızın evleri, kendilerine bu
bölgede okul yapılacağı belirtilerek yıkılmıştı.
Yaşayabilecekleri başka bir konutları olmadığından 300'e yakın
Çingene kardeşimiz kısa süre içinde bu bölgeye dönüp
çadırlarda yaşamaya başladılar. Koşullar tek kelimeyle
korkunçtu. Önce sel felaketine maruz kaldılar, sonra da yangın.
Yangında 2 kardeşimiz acı bir şekilde can verdi.
Bu
haliyle dahi yaşananlar, sonuçları yeterince hesaplanmadan
gerçekleştirilen kentsel dönüşüm uygulamalarının
tehlikelerini ortaya koyuyor. Ama daha önemli bir ayrıntı yansıdı
basına. Konu ile ilgili Özgür Gürbüz tarafında hazırlanan
Sabah gazetesindeki haberde belediye başkanı Sayın Hüseyin
Turan'ın görüşlerine yer verildi. Buna göre 2004'de yılında
mahalle sakinlerine ev verileceği söylenmişti. Bunun duyulması
ile çevre illerden mahalleye çok sayıda vatandaş yerleşmiş,
mahallenin nüfusu 40 haneden 100 haneye çıkmıştı. Belediye
Başkanı bu vatandaşlara bölgede ev verilemeyeceğini belirtiyor.
Bu
bilginin doğru olup olmadığını bllmiyoruz. Ama doğru kabul
ettiğimizde bir başka acı gerçekle karşılaşıyoruz. Kentsel
dönüşüm uygulamaları ülke genelinde gerçekleştiriliyor.
Trakya'nın çeşitli bölgelerinde de örnek gösterilebilecek ideal
projeler kadar insan faktörü gözetilmeden yapılmış, binlerce
insanın evsiz kalmasıyla sonuçlanabilecek projeler uygulanıyor.
İşte bu yanlış uygulamalar ve yoksulluk; insanları herhangi bir
başka bölgede bir yerel yönetimin ev vereceği haberini alır
almaz tası tarağı toplayıp göçürtebilecek kadar köksüz bir
hale getirmiştir. Yaşadığını yerde iyi kötü başınızı
sokabileceğiniz bir konutunuz varsa neden yer değiştirmek
isteyesiniz ki?
Demek
ki bir yerlerde hatalar yapılmış. Birileri bir şekilde sokakta
kalmış ya da çok kötü koşullarda yaşıyor. Bu yüzden de ev
sahibi olmak için en küçük bir ihtimal dahi ortaya çıktığında
ordan oraya göçmeye, çadırlarda hiçbir altyapı hizmetine sahip
olmaksızın yaşamaya hazır! Bizim uyarımız tam olarak bu kitleye
işaret ediyordu. Geçmişte kolaycı bir anlayışla yanlış
projeleri uygulamaya koyanlar bugün başka bölgelerde bu tip
sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor.
Bu
noktada Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan'ı suçlamak çok
fazla bir anlam ifade etmiyor. Aynı anda çok sayıda belediyenin
birlikte kentsel dönüşüm uygulamalarını yürürlüğe koyduğunu
görüyoruz. Başarllı projeler hazırlayanlar yerleşimcileri
mağdur etmeden konut yenilenmesini gerçekleştirebiliyor. Ne var ki
olaya sadece kentin görünümünü düzeltmek olarak yaklaşanların,
kentin içinde yaşayan insanları göz ardı edenlerin
gerçekleştirdiği uygulamalar insanları evsiz bırakıyor. Evsiz
kalan insanlarda başka belediyelerin sınırları içerisinde
kendilerine yaşayacak bir köşe bulmaya çalışıyorlar. Kısa bir
süre sonra ise gittikleri yeni yerlerde benzer sorunlar başlıyor.
Karar
olma konumunda olanların, devlet kurumlarımızın, hükümetimizin
tüm yerel yönetimlere bu noktada insan faktörünü göz ardı
etmeden kentsel dönüşüm uygulamalarını gerçekleştirme
bilincini aşılamaları gerekiyor. Eş zamanlı olarak, insanların
evsiz kalmasına neden olmadan gerçekleştireceğimiz kentsel
dönüşüm uygulamaları şehirlerimizin çehresini değiştirecektir.
Aksi halde hiçbir şey değişmeyecek. Siz bir tarafta cilalı
plazalar yaparken diğer taraftan çadırdan bozma barakalar ortaya
çıkacak. Kentlerin içerisinde sonsuza kadar sürecek bir
kovalamaca başlatmanın ne alemi var? Bütün umudumuz başarılı
kentsel dönüşüm modellerinin çoğalmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder