Geçtiğimiz
hafta sitemizde yayınlanan bir haberde Çingene toplumu arasında
büyük tepki yaratan bir konu gündeme taşındı. Özel bir
yayınevi tarafından basılan büyük Türkçe sözlükte Çingene
isminin karşılığı olarak "arsız, açgözlü" gibi
ifadelere yeriliyor. Bunun yanı sıra toplumun çeşitli kesimleri
arasında yaygın olan ve Çingenelere dönük ön yargıları
yansıtan deyimlere de sözlükte yer verilmiş. Bunlar arasında bir
tanesi ise aslında günümüz toplumu arasında yaygın olmadığı
halde adeta özellikle ön plana çıkarılmış.
"Çingene
İmanı" isimli varlığını sözlükten öğrendiğimiz
deyimin karşısında açıklama olarak "Şüpheli, sağlam
olmayan inanış." yazılmış. Böylelikle bir çırpıda
milyonlarca Çingenenin dini inançları, dünya görüşleri ve
hayat felsefeleri sorgulanmış oluyor. Çeşitli dinlere mensup
inançlı Çingenelerin böyle bir ifadenin herkesin kullanımına
açık bir sözlükte yer almış olmasından ne derece rahatsız
olacağını tartışmaya gerek var mı?
Dünyanın
her yerinde, dünyanın farklı bölgelerinde konuşulan farklı
dillerde çeşitli sosyal ve etnik grupları aşağılayan atasözü
ve deyimlere rastlanabilir. Toplumlar birbirleri hakkında çeşitli
önyargılara sahiptirler. Bu önyargılar da çoğu zaman bir
toplumun gözünde diğerinin adıyla özdeşleşir. Almanya'ya
Türkiye'den çalışmaya giden kardeşlerimiz, o coğrafyadaki
insanların kafasında yaygın olan "Barbar Türk"
imajından az çekmemişlerdir. Bu imajı kırmak için verilen
mücadelenin günümüzde hala devam ettiğini hatırlamakta fayda
var.
Benzer
bir şekilde ülkemizin farklı bölgelerinde yaşayan yurttaşların
birbirleri hakkında sahip oldukları önyargılar herkes tarafından
bilinir. Hatta bu önyargılar fıkralara konu olmuş, bunlara işaret
eden şarkılar türküler yazılmıştır. Buna rağmen kimsenin
aklına; bu önyargıları sözlüklere taşımak gelmez. Kimse
kalkıpta çeşitli toplumsal kesimler hakkında var olan yanlış
algıları sözlüklere, o toplumsal kesimlerin isimlerinin karşılığı
olarak yazmaz! Her ne hikmetse söz konusu olan bizim toplumumuz
olduğunda bu konuda son derece büyük yanlışlar yapılabiliyor.
Daha
önce 1998-1999 yıllarında basılan Milli Eğitim Bakanlığı ve
Türk Dil Kurumu'na ait sözlüklerde Çingene adının karşılığı
olarak benzer hakaretlere yer veriliyordu. Buna karşılık Türkiye
Çingene toplumunun önde gelen temsilcisi Sayın Mustafa Aksu'nun
çok yönlü olarak yürüttüğü hukuki mücadele sonucunda bu
ifadeler ilgili sözlüklerin yeni baskılarından çıkarılmıştır.
Ne yazık ki bu sefer de aynı anlayış özel yayınevleri
tarafından basılan sözlüklerde karşımıza çıkıyor. Bu
kurumlar, sözlüklerinde Çingene isminin karşılığı olarak
sözkonusu hakaretlere yer verdikleri gibi aynı zamanda toplumumuzu
aşağılayan deyimlere de sözlüklerinde yer veriyorlar.
***
Sözkonusu
ifadelere yayınlarında yer veren kurum ve kuruluşların en yaygın
savunma gerekçeleri bu ifadelerin toplumun algısını yansıtığı.
Oysa ki bu ifadelerin, söz konusu deyimlerin sözlüklerde
yayınlanması sadece toplumun algısını yansıtmakla kalmıyor.
Genellikle orta öğretimde yaygın bir biçimde kullanılan bu
sözlükler, söz konusu önyargıların yeni kuşaklara taşınmasına
neden oluyor. Zaten ailelerin yanlış uygulamaları nedeniyle
Çingenelere karşı şartlanan çocuklar, bu önyargılarla bir de
eğitim kurumlarında kullanılan sözlüklerde rastlayınca
kafalarında toplumumuza karşı oluşan bakış açısı pekişmiş
oluyor.
Söz
konusu ifadelere yayınlarında yer veren kurumların yöneticilerine
sormak istiyoruz. Bir an için kendinizi yokluk, yoksulluk içinde
okumaya çabalayan bir Çingene çocuğunun yerine koyun.
Önyargıların, yanlış değerlendirmelerin acısını o yaşınıza
kadar bütün benliğinizde hissettiğinizi düşünün. Birkaç iyi
niyetli eğitimcinin, hayırsever insanların çabalarıyla diğer
kardeşlerinizden daha fazla eğitim alma şansına sahip olmuşsunuz.
Hassas bir dengenin üzerinde geleceğinizi kurmak için geldiğiniz
bir eğitim kurumunda, Türkçe dersinde size tavsiye edilen tuğla
gibi bir sözlükte şu ifadelerle karşılaşıyorsunuz, neler
hissedersiniz?
"Çingene: 1.
Menşeleri kesin olarak bilinmeyip Hindistan'dan çıktıkları
sanılan, çalgıcılık, falcılık, ayakkabı boyacılığı yapmak
ve elek, ızgara, maşa, çiçek gibi şeyleri satmakla geçinen,
bütün Avrupa'ya yayılmış, çoğu göçebe topluluk, kıptî,
roman.
3.
Arsız, aç gözlü.
4.
Hasis, cimri.
Çingene
borcu: Ondan bundan alınan ufak tefek borç.
Çingene
çalar, Kürt oynar: Kimin ne yaptığı belli olmayan, düzensiz
karışık topluluklar ve dağınık, karma karışık yerler için
kullanılır.
Çingene
çergesi: Pis, bakımsız, derme çatma yer.
Çingene
çorbası: Karma karışık olmuş, düzenini kaybetmiş durumlar
için kullanılır.
Çingene
îmânı: Şüpheli, sağlam olmayan inanış.
ÇİNGENELİK: 1.
Çingene olma durumu mec. 2. Arsızlık, aç gözlülük. 3.
Cimrilik, hasislik.
ÇİNGENELEŞMEK Arsızlaşmak, cimrileşmek.(sf. 668)
ÇİNGENELEŞMEK Arsızlaşmak, cimrileşmek.(sf. 668)
KIPTÎ
Çingene. Şecâat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler. Kıbtî
taifesi sözlerine îtimat gerçi olmaz."
Nasıl
hissediyorsunuz kendinizi sayın yönetici? Bilmiyorum başarabildiniz
mi kısa bir an için dahi kendinizi bizim yerimize koyabilmeyi.
Gelin sizin için daha kolay bir deneme yapalım. Kendinizi binbir
zorluk içinde okuma mücadelesi veren o Çingene çocuğunun sıra
arkadaşının yerine koyun! Sizin yayınladığınız sözlükte
imanının dahi şüpheli olduğu ima edilen arkadaşına bakış
açısı bu ifadeleri okuduktan sonra nasıl olacaktır sizce? Onunla
eskiden olduğu gibi temiz, naif bir dostluğu paylaşmaya devam
edebilecek midir? Lütfen! Anlamaya çalışın bizi... Küçük bir
editörlük işlemi ile düzeltilebilecek bir hatanın nelere yol
açabileceğini anlayabiliyor musunuz?
Umudumuz
bu konunun taşıdığı hassasiyetin tüm kurum ve kuruluşlar
tarafından gerektiği şekilde algılanması. Bu ifadelerin
sözlüklerden çıkarılması sözlüklerin bilimsel değerinden
hiçbir şey eksiltmeyeceği gibi ilgili kurumların bizim
gözümüzdeki saygınlığını fazlasıyla arttıracaktır.
***
Tüm
izleyicilerimizin aileleri ile birlikte huzur içinde bir kurban
bayramı geçirmelerini diliyorum.
Neşeniz
bol, keyfiniz gıcır olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder