Kimse
bizi teselli etmeye kalkmasın. Kimse baş
sağlığı dilemesin. Kimse konuşmasın şimdi. Herkes sussun!
YETER.
Hey
gidi Koca Kayseri hey. Vatanımın güzel şehri. Sen bu günleri de
mi görecektin. Yakışmadı senin şen adına böylesi acı. 4
fidan, 4 küçük beden, 4 taze ruh. Bir anda sönen 4 parlak ışık!
Kardeşlerim ne oldu size. Kim cüret edebilir sizin masumiyetinizin
karşısında böylesine gaddar olmaya. Kim kıyabilir sizin duru
gülüşünüze, kim kapattı için için gülen gözlerinizi! Kimdir
suçlu? Kaza mı? Hayır asla kabul etmiyorum. Yaşananların bir tek
adı var: Katliam! Göz göre göre, bile isteye katliam!
Biz
Çingeneler yoksul insanlarız. Her yerde böyle bu. Hele göçebe
kardeşlerimiz, atalarımızın çaresizliğini aynen bugüne
taşımışlar. İşte Kayseri Melikgazi'yi her yıl ziyaret edip
düğün mevsiminde Çalgıcılık yapan dostlarımız da böylesine
yoksullar. Ailelerin bir bölümü davul-zurna çalarken bir bölümü
hurda-kağıt topluyor. Çingeneler için hayat koşulları o kadar
ağırdır ki 5 yaşını aşan çocuklar dahil tüm aile bireyleri
bir şekilde çalışmak zorunda. Aksi halde açlık başlıyor. İşte
bu acımasız işbölümü içinde çocuklara düşende kah el açıp
dilenmek kah çöplerden yiyecek bir şeyler toplamak oluyor.
Son
olayda bu minvalde cereyan etmiş. 6 çocuk aşevinin dağıttığı
marulları almak için aşevinin kapısına geliyorlar. Ne yazıkki
marullar dağıtılmış. Onlara her zaman yaptıkları işi yapmak
düşüyor. Aşevinin kapısında duran çöpten artıkları
toplamaya başlıyorlar. Sonra? Burası kesik haberlerde. Ne oluyorsa
çocuklar birden yola fırlıyorlar bir şeyden kaçar gibi ve tam o
sırada yoldan geçen bir araba 6 çocuğa çarpıyor. 4 çocuk olay
yerinde hayatını kaybediyor. 2'si ağır yaralı olarak
kurtuluyorlar. Çarpan araç daha önce bir otogaleriden satış
işlemleri başlanmış ama devri tamamlanmamış bir araba!
Olaya
şahit olan görgü tanığının anlattıkları önemli. Biraz daha
netleştiriyor kafamızı. Ona göre marulları almak için giden
çocuklar biri ya da birilerinin bağırması üzerine geldikleri
yöne doğru kaçmaya başlıyorlar. İşte tam bu sırada araba
giriyor devreye. Çocukların üzerine hızla ilerliyor. Fren yapmaya
dahi tenezzül etmeyen sürücü büyük bir hızla ortadan
kayboluyor.
Bu
yaşanan olay insanın aklına bin türlü şey getiriyor. Çok fazla
tesadüf tuhaf bir şekilde biraraya gelmiş. Devir işlemleri
tamamlanmamış bir araba, çöpten marul toplayan çocukları
kovalayan birileri, arabanın büyük bir hızla oradan geçmesi vs.
İş komplo teorisi yapmaya kalsa buradan pek çok senaryo
üretilebilir. Gerek yok! Bu haliyle bile ortada açık bir katliam
var.
Çöplerden
marul toplayacak kadar yoksul olan çocukları neden bağıra çağıra
kovalamaya kalkar ki birileri? Ne dediler acaba çöplerimizi
dağıtmayın mı? Yoksa defolun pis Çingeneler mi? Yoksa çevreyi
kirletmeyin mi dediler aç çocuklara? Karşısına çıkan 6 çocuğu
görünce direksiyonu kırmak ya da acı bir fren yapmak yerine tam
üstlerine doğru gidip hiç durmadan devam etmeyi tercih eden şoför
ne düşündü acaba? Sarhoş muydu? Direksiyonu kırıp duvara
çarptığında aracına zarar gelmesini mi istemedi? Yoksa kim takar
Çingeneleri gebersinler mi dedi kendi kendine? Ne olursa olsun ne
düşünülmüş olunursa olsun olayın bütün aktörleri açık bir
katliamın parçası olmuşlardır. Görmezden gelinecek tarafı
yoktur bu olayın. Yaşanan olayın bir tek adı vardır: Kayseri
Çocuk Katliamı!
Bu
olayda hayatlarını kaybeden çocuklar Türk vatandaşlarıdır.
Onların ve ailelerin haklarını korumak emniyet güçlerimizin ve
Türk adaletinin görevidir. İlgili tüm kurumları sorumluların
derhal tespiti ve en sert şekilde cezalandırılmaları için göreve
çağırıyoruz. Aynı şekilde okulda olması gereken Türk
çocuklarını sokaklarda çöp toplamaya mahkum eden bu gaddar
yoksulluğun karşısında durmak tüm sosyal bilimcilerin, resmi ve
sivil kurumların en acil görevi olmalıdır. Benzeri olayların
tekrarlanmaması için derhal görevimizi yapmalıyız. Bu konuda
önlem almak hem sosyal sorumluluk gereği zorunludur, hem de tüm
Türk vatandaşlarının vatan görevidir. Benzeri olayların tekrar
yaşanmaması için ne gerekiyorsa yapılmalıdır.
Söylenecek
söz kalmadı. Olan olmuş. Ne diyelim daha. Ey garip insanlarım. Ey
garip kardeşlerim. Gözünüzün nuru bebelerinizi kaybettiniz.
Acınız büyük. Sizlere sabır diliyorum. Sıkın dişinizi! Elbet,
elbet birgün yüreğinizi dağlayan bu büyük ateş
söndürülecektir.
Bu
ve benzeri tüm olaylarda yaşananlara artık "YETER"
diyoruz. Elbet sesimiz duyulacaktır. Elbet bir hal çaresi
bulanacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder