10 Aralık 2013 Salı

YETER 20/5/2007

Kimse bizi teselli etmeye kalkmasın. Kimse baş sağlığı dilemesin. Kimse konuşmasın şimdi. Herkes sussun! YETER.

Hey gidi Koca Kayseri hey. Vatanımın güzel şehri. Sen bu günleri de mi görecektin. Yakışmadı senin şen adına böylesi acı. 4 fidan, 4 küçük beden, 4 taze ruh. Bir anda sönen 4 parlak ışık! Kardeşlerim ne oldu size. Kim cüret edebilir sizin masumiyetinizin karşısında böylesine gaddar olmaya. Kim kıyabilir sizin duru gülüşünüze, kim kapattı için için gülen gözlerinizi! Kimdir suçlu? Kaza mı? Hayır asla kabul etmiyorum. Yaşananların bir tek adı var: Katliam! Göz göre göre, bile isteye katliam!

Biz Çingeneler yoksul insanlarız. Her yerde böyle bu. Hele göçebe kardeşlerimiz, atalarımızın çaresizliğini aynen bugüne taşımışlar. İşte Kayseri Melikgazi'yi her yıl ziyaret edip düğün mevsiminde Çalgıcılık yapan dostlarımız da böylesine yoksullar. Ailelerin bir bölümü davul-zurna çalarken bir bölümü hurda-kağıt topluyor. Çingeneler için hayat koşulları o kadar ağırdır ki 5 yaşını aşan çocuklar dahil tüm aile bireyleri bir şekilde çalışmak zorunda. Aksi halde açlık başlıyor. İşte bu acımasız işbölümü içinde çocuklara düşende kah el açıp dilenmek kah çöplerden yiyecek bir şeyler toplamak oluyor.

Son olayda bu minvalde cereyan etmiş. 6 çocuk aşevinin dağıttığı marulları almak için aşevinin kapısına geliyorlar. Ne yazıkki marullar dağıtılmış. Onlara her zaman yaptıkları işi yapmak düşüyor. Aşevinin kapısında duran çöpten artıkları toplamaya başlıyorlar. Sonra? Burası kesik haberlerde. Ne oluyorsa çocuklar birden yola fırlıyorlar bir şeyden kaçar gibi ve tam o sırada yoldan geçen bir araba 6 çocuğa çarpıyor. 4 çocuk olay yerinde hayatını kaybediyor. 2'si ağır yaralı olarak kurtuluyorlar. Çarpan araç daha önce bir otogaleriden satış işlemleri başlanmış ama devri tamamlanmamış bir araba!

Olaya şahit olan görgü tanığının anlattıkları önemli. Biraz daha netleştiriyor kafamızı. Ona göre marulları almak için giden çocuklar biri ya da birilerinin bağırması üzerine geldikleri yöne doğru kaçmaya başlıyorlar. İşte tam bu sırada araba giriyor devreye. Çocukların üzerine hızla ilerliyor. Fren yapmaya dahi tenezzül etmeyen sürücü büyük bir hızla ortadan kayboluyor.

Bu yaşanan olay insanın aklına bin türlü şey getiriyor. Çok fazla tesadüf tuhaf bir şekilde biraraya gelmiş. Devir işlemleri tamamlanmamış bir araba, çöpten marul toplayan çocukları kovalayan birileri, arabanın büyük bir hızla oradan geçmesi vs. İş komplo teorisi yapmaya kalsa buradan pek çok senaryo üretilebilir. Gerek yok! Bu haliyle bile ortada açık bir katliam var.

Çöplerden marul toplayacak kadar yoksul olan çocukları neden bağıra çağıra kovalamaya kalkar ki birileri? Ne dediler acaba çöplerimizi dağıtmayın mı? Yoksa defolun pis Çingeneler mi? Yoksa çevreyi kirletmeyin mi dediler aç çocuklara? Karşısına çıkan 6 çocuğu görünce direksiyonu kırmak ya da acı bir fren yapmak yerine tam üstlerine doğru gidip hiç durmadan devam etmeyi tercih eden şoför ne düşündü acaba? Sarhoş muydu? Direksiyonu kırıp duvara çarptığında aracına zarar gelmesini mi istemedi? Yoksa kim takar Çingeneleri gebersinler mi dedi kendi kendine? Ne olursa olsun ne düşünülmüş olunursa olsun olayın bütün aktörleri açık bir katliamın parçası olmuşlardır. Görmezden gelinecek tarafı yoktur bu olayın. Yaşanan olayın bir tek adı vardır: Kayseri Çocuk Katliamı!

Bu olayda hayatlarını kaybeden çocuklar Türk vatandaşlarıdır. Onların ve ailelerin haklarını korumak emniyet güçlerimizin ve Türk adaletinin görevidir. İlgili tüm kurumları sorumluların derhal tespiti ve en sert şekilde cezalandırılmaları için göreve çağırıyoruz. Aynı şekilde okulda olması gereken Türk çocuklarını sokaklarda çöp toplamaya mahkum eden bu gaddar yoksulluğun karşısında durmak tüm sosyal bilimcilerin, resmi ve sivil kurumların en acil görevi olmalıdır. Benzeri olayların tekrarlanmaması için derhal görevimizi yapmalıyız. Bu konuda önlem almak hem sosyal sorumluluk gereği zorunludur, hem de tüm Türk vatandaşlarının vatan görevidir. Benzeri olayların tekrar yaşanmaması için ne gerekiyorsa yapılmalıdır.

Söylenecek söz kalmadı. Olan olmuş. Ne diyelim daha. Ey garip insanlarım. Ey garip kardeşlerim. Gözünüzün nuru bebelerinizi kaybettiniz. Acınız büyük. Sizlere sabır diliyorum. Sıkın dişinizi! Elbet, elbet birgün yüreğinizi dağlayan bu büyük ateş söndürülecektir.


Bu ve benzeri tüm olaylarda yaşananlara artık "YETER" diyoruz. Elbet sesimiz duyulacaktır. Elbet bir hal çaresi bulanacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder