10 Aralık 2013 Salı

Sicilyalılar, Çingeneler ve Irkçıların Niyeti 19/05/2008

Sitemizde dünya Çingenelerine dair yayınladığımız haberlerin büyük bölümü ne yazık ki kara haberler. Bu haberlerde işlediğimiz temel tema olan ırkçı grupların özellikle balkanlarda ayyuka çıkan saldırıları düşündürücü. Geçtiğimiz hafta İtalya’dan gelen haberler bu vahim atmosferin batıya kayma eğiliminde olduğuna işaret ediyor. Seçim kampanyasında Çingene düşmanlığını işleyen deneyimli İtalyan Başbakan ırkçıları cesaretlendirdi. Onlar da daha önce gizli kapaklı yaptıkları kanlı terörist eylemleri bu kez açıktan açığa büyük kalabalıklarla yapmaya başladılar. Göz göre göre bir Çingene kampı kundaklandı. Korkarız arkası gelecek bu işlerin...

Irkçı gruplar hep aynı bahanelerle can yakıyorlar. Ülkede yükselen suç oranlarının sorumlusu çoğunluğu Romanya’dan gelen Çingenelermiş. Öyleyse ne yapmalı? Yak, yık, can al. Malum balık baştan kokuyor. Deneyimli İtalyan Başbakan Çingeneler için “Şeytanın Ordusu” gibi bir ifade kullanmış seçim kampanyasında. Tabi bundan gazı alan ırkçı gruplar boş durur mu, ortalığı kan gölüne çevirmeye ant içmişler.

Suç ve ekonomi arasındaki ilişki aşağı yukarı hep aynıdır. Kolay kolay şaşmaz. Bir memlekette ekonomik kriz ortaya çıkarsa, işsizlik artarsa suç örgütleri kendilerine kolaylıkla taban bulabilirler. Sahipsiz kalan aç insan, kara baronların elinde maşa oluverir. İşin gerçeği bu işin etnik kökenle hiçbir alakası yoktur. Dünya suç tarihinde kısa bir gezinti yapmak bile bu gerçeği ortaya koyar.

Baba filminin dillere destan mafya ailesi Corleoneler herhalde Çingene değildi. Dur bi dakka, İtalyan mafyası mıydı yoksa bunlar, hani Sicilyalı. Şimdi bir merak uyandı içimde, acaba suçlularla mücadele adına Çingene kampına saldıran İtalyan ırkçıları Sicilyalı mafya ailelerine de aynı davranışı gösterebilmiş midir!. Öyle ya, herhalde suç oranlarındaki artışa bu mafya baronlarının bizim gariban Çingenelerden daha fazla katkısı olmuştur.

İtalya’da suç örgütlenmelerinin köklü bir tarihi var. Çok fazla bilinmez ama Mario Puzo’nun romanından uyarlanan Baba filmi aslında gerçek bir öyküyü anlatmaktadır. Sicilya’daki Corleone kasabası büyük mafya ailelerinin yetiştiği oldukça verimli bir toprak olmuştur. Mario Puzo’nun romanı bu coğrafyanın sadece İtalyan mafyasının doğduğu topraklar olmadığını aynı zamanda Amerika Birleşik Devletlerine bile suç örgütlenmesi ihraç edebildiğini gösteriyor. Böylesi bir tarihi arka plana sahipken, memleketlerinde yükselen suç oranlarının sorumlusu olarak bizim insanlarımızı gören Irkçılara bilmem ki ne denir? Mafya tatile mi girdi ki kabahati bizde arıyorsunuz!

Suç tarihi, suçla mücadelenin bu yapıların içerisinde tetikçi olan çaresiz insanların üzerine gidilerek yapılamayacağını ortaya koymuştur. Ama işin asıl sahibi olan kara baronların üzerine gitmek hiç de kolay değildir. Nitekim 1992 yılında, mafyaya savaş açan İtalyan yargıç Giovanni Falcone hain bir pusuda hayatına kaybetmiştir. Anlayacağınız pabuç pahalıdır. Bu işle samimi olarak uğraşanlar kelle koltukta yaşamak durumunda kalırlar. Böylesine yürekli olmaksa her babayiğidin harcı değildir. Hele çapsız ırkçıların yüreği hiç yetmez böylesi işlere. Onlar ancak ülkelerinde halen misafir konumunda olan bizim gariban insanlarımızın evlerine kundaklamayı bilirler. Güçleri çoluğa çocuğa yeter!

İşin aslı ırkçılar için suç bahanedir. Irkçıların derdi üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. Hitler’den bari hikaye aynı hikayedir. İktidara gelebilmek için bir günah keçisi bulurlar. Ona karşı toplumu örgütleyip yavaş yavaş iktidarın tepesine tırmanırlar. Sonra da bütün insanlığın başına bela olurlar. Görünen köy klavuz istemiyor. İtalya’da ve çoğu balkan ülkesinde uygulamaya konulan bu senaryodur. Anlaşılan bu kez günah keçisi olarak bizim insanlarımız seçilmiş. İşin nereye varacağını hep beraber göreceğiz.


İtalya’daki kardeşlerimize geçmiş olsun diyoruz. Dileğimiz tez zamanda yaralarının sarılmasıdır. Kalbimiz onlarla beraber. Ne diyelim, zalimin zulmü varsa mazlumun da ahı var!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder