Hıdrellez...
Bu toprakları; Türkiye'yi, Orta Doğu'yu, Orta Asya'yı,
Balkanlar'ı; kendine özgü kılan; güzel kılan nice değerli
geleneklerimizden bir tanesi de Hıdrellez. Babannemden dinledim ben
Hıdrellezi. Gül ağacını, gül ağacının altına gömülen
niyet küpünü, birbirine bağlanan soğanları, baharın bu en
güzel gününde arşınlanan kırları... Yakılan ateşleri, sulara
atlamayı... Hıdrellez günü buluşan iki can yoldaşını, Hızırla
İlyası. Efsanelerin masalların arasından özü de gerçeği de
bahardı Hıdrellezin. Yaşamdı. Hıdrellez bir bahaneydi yaşam
kavgasına harbice sarılmak için. Fukaralık derdine düşmüşken
yaşamdan tat almanın bahanesiydi Hıdrellez.
Büyüklerimiz
çok kıymet vermişler Hıdrelleze... Unutulmadı bu gelenek. Bir
şekilde yaşıyor hala. Baharı sevdiğimizden olacak, bu geleneğe
en çok sadık kalanlar da biz Çingeneler olduk. Büyük şairimiz
boşuna dememiş "Çingene Bizzat Bahardır" diye!
Hıdrellez
dedik. Bu güzel gelenek son birkaç yıldır eskisine göre daha
kapsamlı etkinliklerle kutlanıyor. Özellikle Türkiye'nin muhtelif
bölgelerinde ki Çingene Mahallelerinde resmi kurumların ve sivil
kuruluşların katkılarıyla görkemli etkinlikler düzenleniyor.
Bir geleneğin yaşatılması, toplumsal bir değerimizin
sahiplenilmesi güzel bir şey. Öte yandan son günlerde karşımıza
çıkan bazı yaklaşımlar, meselenin yanlış anlaşılma riski
taşıdığını gösteriyor.
Öncelikle
kendi açımızdan bir düzeltme yapalım. Gazetelerde rastladığımız
kimi ifadelerde "Çingenelerin Bayramı Hıdrellez"
deniliyor. Oysa ki bu eksik bir bilgi. Hıdrellez sadece Çingenelerin
bayramı değildir. Hıdrellez gelenekleri de sadece Çingenelere
özgü değildir. Yüzyılın başında Anadolu'nun her köşesinde
tüm halkın bir şekilde uyduğu geleneklerdi Hıdrellez
eğlenceleri. Sadece Anadolu'da değil yaşadığımız coğrafyanın
genelinde Hıdrellez kutlanıyordu.
Toplumumuz
çok çeşitli sebeplerden dolayı kültürel değerlerini
kaybediyor. Hıdrellez de bunlardan biri. Buna bağlı olarak önemli
sayıda insan bu geleneği unutmaya başladı. Kentleşme ve apartman
hayatının yaygınlaşmasıyla beraber Hıdrellez geleneklerini eski
şekliyle sürdürmek de neredeyse imkansız hale geldi. Çingenelerse
Hıdrellezi kutlamakta daha ısrarcı davrandılar. Biçim değiştirse
de bu gelenek varlığını korumayı başardı Çingenelerin
arasında.
Mesele
bundan ibarettir. Bir Çingene olarak, Hıdrellezi tek başıma
sahiplenmeyi içime sindiremem. Bu tarihe saygısızlık olur. Bir
başka açıdan baktığımızda, Hıdrellez geçmişte Çingenelerle
toplumun diğer kesimleri arasındaki farklılıkların silindiği,
bir bakıma bir günlük de olsa büyük özlemimizin gerçek olduğu
bir gündü. Bir gelenek de böylesine ortaklaşmak, günlük
hayatımızda bize buçuk gözüyle bakanların bu gelenek de bizden
biri haline gelmeleri çok önemliydi. İzmir de bugün bile
Hıdrellez de yakılan ateşlerin üzerinden tüm İzmir halkı
birlikte atlamaktadır.
Çingenelerin
en büyük problemi her zaman ayrı görülmek oldu. Benden ayrı,
bizden ayrı... Çingenelerse hiç ayrı görülmek istemedi.
Yaşadıkları ülkelerde vatandaş, evrensel düzeyde ise büyük
insanlık ailesinin onurlu bir parçası olarak kabul edilmek; buçuk
değil! İşte bizim büyük özlemimiz. Hıdrellez özü itibari ile
bunu mümkün kılan ortak bir değerdir. Hıdrellez de toplumumuzu
birbirine yabancılaştıran farklılıklar unutulmalıdır.
Hıdrellez geleneğine katılan herkes, Çingeneler adına birşeyler
yaptığını söyleyen herkes; bu şenlikli geleneğe katılırken
Hıdrellezin bir birlik sebebi olduğunu unutmamalılar. Hıdrellez
bir ayrılık sebebine, bize dönük gerilimleri arttıracak bir
düşmanlık kaynağına hiçbir biçimde dönüştürülmemelidir.
Bu uyarımızın ne kadar önemli olduğu; zaman içerisinde herkes
tarafından daha iyi anlaşılacaktır. Bugün yersiz bulanlar varsa
kendilerine biraz beklemelerini öneriyoruz. Bizimkisi Nasrettin Hoca
misali... Testiyi kırmadan!
Uzun
lafın kısası. Haydi arkadaşlar! Hıdrellez geliyor. Kırlara
çıkın. Baharın güzelliğini seyredin. Komşularınızla,
eşinizle dostunuzla gönlünüzce eğlenin. Başta dediğimiz gibi
Hıdrellez, yaşama sıkı sıkı sarılmak için güzel bir
bahanedir! Daha ne bekliyorsunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder