Geçenlerde
uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşımdan hoş bir mail
aldım. Şu anda eğitimi için İngiltere'de bulunuyor arkadaşım.
Yakın çevresinde Hindistan'daki alt kastlardan gelen çok arkadaşı
varmış. Onların söylediklerine göre Hindistan Çingenelerinde
kadınlar diğer kastlardaki kadınlara göre çok daha fazla hayatın
içinde yer alabiliyorlar ve diğer kastlardaki kadınlardan çok
daha güçlüler. Aile içerisinde baskın bir konuma sahipler.
Bu
bilgi benim kendi ailemden ve toplumumuzun birebir temas içerisinde
olduğum bireylerinden yola çıkarak; biraz da sezgiyle yaptığım
bir tespitin dünyanın diğer ucundaki Çingeneler tarafından da
net bir şekilde doğrulanmasını sağladı. Gerçekten mutluluk
verici bir durum.
Hadi bakalım Çingene kardeşlerim, bir düşünün. Hangimizin hayatında o güçlü kadınlardan birinin imzası yoktur. Analarımız, babaannelerimiz, anneannelerimiz, halalarımız... Elinde cigarası, yeri geldiğinde esirgemediği okkalı küfürü, mangal gibi yüreği, elleri belinde eli maşalı Çingene kadınları. Dosta güven düşmana korku veren büyük bir abide gibi hepsi. Hiçbir güce boyun eğmeyen, hele hele ataerkil kültürün güç merkezi olan erkeğe asla teslim olmayan büyük yürekler...
Herhalde
hiçbir Çingeneye yabancı değil bu söylediklerim. Çingene
olmayanlar da mutlaka neyi kast ettiğimizi anlıyorlardır. Hatta
bize son derece doğal gelen bu durum belki onlar için daha da
gizemli. Merak uyandırıcı birşey...
Çingene
kadını Çingene kültüründe tarih boyunca özel bir yere sahip
oldu. Hatta ilginçtir, kimi yazılı kaynaklardan öğrendiğimize
göre bir dönem Transilvanya Çingenelerinde, Geygel Çingenelerinde,
Anadolu Romanlarında, Sintilerde soy anne tarafından geçmiştir.
Evlenen erkekler, evlendikleri kadının kabilesine katılmışlardır.
Yerleşik hayata geçişle birlikte bu geleneğin; resmi kuralların
ve toplum baskısının etkisiyle ortadan kalktığını
görüyoruz.
Buna karşılık özellikle geleneksel toplum yapılarını koruyabilen Çingene gruplarında kadının bu görkemli kudreti hiç sarsılmadı. Ne yazık ki toplumumuzun yaşadığı dönüşüm sürecinde bu durumun yer yer bozulduğunu görebiliyoruz. Topluma entegre olmak isteyen kimi ailelerde, kadının eve kapatıldığı, yabancılarla diyalog içerisine girmesinin engellendiği görülüyor. Evet belki bu aileler topluma entegre oluyorlar ama büyük bir tarihsel değerimizi de yok ediyorlar. Özellikle katı bir namus anlayışının hakim olduğu kimi coğrafyalarda ise Çingene kadınları Çingene olmayanların yanında kendi gerçekliklerini gizlemeye çalışıyorlar. Oysa Çingene kadınının gücü gizlenmesi gereken değil gurur duyulması gereken bir şey.
Buna karşılık özellikle geleneksel toplum yapılarını koruyabilen Çingene gruplarında kadının bu görkemli kudreti hiç sarsılmadı. Ne yazık ki toplumumuzun yaşadığı dönüşüm sürecinde bu durumun yer yer bozulduğunu görebiliyoruz. Topluma entegre olmak isteyen kimi ailelerde, kadının eve kapatıldığı, yabancılarla diyalog içerisine girmesinin engellendiği görülüyor. Evet belki bu aileler topluma entegre oluyorlar ama büyük bir tarihsel değerimizi de yok ediyorlar. Özellikle katı bir namus anlayışının hakim olduğu kimi coğrafyalarda ise Çingene kadınları Çingene olmayanların yanında kendi gerçekliklerini gizlemeye çalışıyorlar. Oysa Çingene kadınının gücü gizlenmesi gereken değil gurur duyulması gereken bir şey.
Acı
bir şey, eğitimli ve gelir seviyesini yükseltmiş Çingene
ailelerinde; kadınlar da içine girdikleri "gaco"
dünyasının ağırlığı altında kendilerini "inceltmeye",
"hanımlaştırmaya" çalışıyorlar. Tabi zamanla aile
içerisindeki ağırlıklarını kaybederek, güçsüzleşiyorlar.
Onların ki vahim bir durumdur işte. Ne tam öteki gibi olabilir ne
de kendi gerçekliğine geri dönme şansı vardır. Derin bir kriz
içerisinde savrulup dururlar.
Neyse
ki Çingene toplumunun ezici çoğunluğunda Çingene kadını gücünü
kaybetmemiştir. Bunun desteklenmesi gerekiyor. Kimi Çingene
erkekleri eşlerinden, annelerinden utanıyorlar. Kardeşler utanacak
bir şey yok, onlar toplumumuzun gururudur. Çingene kadınını
bastırmak ne kelime, onun daha fazla ön plana çıkması için
desteklenmesi gerekiyor. Onun içinde taşıdığı büyük kudret
çağın düşünsel araçları ile birleştiğinde ortaya muazzam
bir enerji çıkacaktır.
Çingene kadını yaratıcılığı, zekası ve gücü ile sadece Çingeneler için değil tüm insanlık için büyük bir umut kaynağıdır. Analarımızın, eşlerimizin, tüm kadınlarımızın önünde saygı ile eğiliyorum.
Son söz Neşet Usta'dan: "Gerçek insan kadındır. Biz anaların yüzü suyu hürmetine insanız. Bu dünyada sadece kadınların eli öpülür. Bir de babaların. O da ana yarısı olduğu için..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder