Nerede
hata yapıyoruz? Türkiye'de sayısı 100'ü aşan Roman derneği
kuruldu. 10'a yakın farklı federasyon Roman derneklerini bünyesinde
topluyor. Kimi federasyon yöneticileri konfederasyon çatısı
altında biraraya gelmeyi tartışıyor. Dünyada ise Çingeneler
yararına yapıldığı söylenen bu çalışmaların tarihi ve
yaygınlığı Türkiye'ye göre çok daha eskiye uzanıyor. 1971
yılında yapılan 1. Dünya Çingeneler Kongresi bir milattı. 40
yıldır Avrupa'nın çeşitli yerlerindeki Roman Çingenelerini
temsil iddiasındaki kurum ve kuruluşlar ciddi bütçelerle çok
sayıda proje yaptılar. Sonuç? Toplumumuzu hedefleyen önyargılar
ve önyargıların insanlarımızı derin bir yoksulluğa mahkum
ettiği gerçeği hiç değişmedi. Balkanlarda ırkçı terörün
Çingeneleri hedef alarak yükseldiğini hatırlarsak durumun belli
açılardan daha da kötüye gittiğini söylemek bile mümkün.
Öyleyse
nerede hata yapıyoruz? Hata temelde. Atılması gereken ilk adım
doğru atılmadı. İnşa edilen binanın temeli çürük. O yüzden
daha inşaat aşamasındayken sürekli çöküyor. Hem Türkiye'de
hem de dünyada Çingeneler adına bir şeyler yaptığını
söyleyenler temeli doğru atmayı öğrenene kadar bir arpa boyu
dahi yol gitmek mümkün olmayacak.
İlk
başta yapılması gereken gerçeklerle yüzleşmekti. Binlerce
yıldır hakkımızda saçma sapan hurafeler üretilmiş. Bu
efsanelerle, hurafelerle bizim hakkımızda yalan yanlış bilgilere
sahip nesiller yetişmiş. Önyargılar etrafımızı sarmış;
önyargılar hayatın her alanında gelişmemizi engellemeye
başlamış. Ne yazık ki insanlığın büyük bölümünün gözünde
saygın bir yere sahip değiliz. Acı ama gerçek, kimileri bize
insan gözüyle dahi bakmıyor!
***
Daha
en başında yapılması gereken durumun vahametini kabul edip bunu
değiştirmek için neler yapılabileceğini tartışmaktı. Peki biz
ne yaptık? Her zaman yaptığımızı. Görmezden geldik. Daha da
kötüsü Çingenelik sanki bir suçmuş gibi onu başkalarının
sırtına yüklemeye çalıştık. Az buçuk eğitimli, ekonomik
durumunu düzeltmiş Çingeneler; yoksul, eğitim imkanı bulamamış
kardeşlerine Çingene dediler. Kendilerini ise Roman, Abdal, Lom,
Dom vs gibi yerel kavim adlarıyla yücelterek Çingeneliğe yüklenen
olumsuz bakıştan kendilerini sıyırabileceklerini sandılar.
Cesurca
çıkıp Çingeneliğe atılan iftiralarla mücadele etmek yerine bu
iftiralar karşısında boyun eğmeyi seçtik. Birey olarak kendimizi
kurtarmak içinse Çingeneliği inkar yoluna gittik. Hatta
başkalarının bize yaptığı yanlış hareketleri biz kendimizden
daha yoksul kardeşlerimize karşı tekrar ettik. Aşağı mahallede
oturan yoksul kardeşimize Çingene dedik. Onu hakir görmeye
kalktık. Bu sayede Çingeneliğe yapılan iftiraların güçlenmesine
farkında olmadan katkıda bulunmuş olduk.
Çingeneler
adına hareket ettiğini söyleyenler, 40 yıldır bu alanda çalışma
yapanlar ne yazık ki bir türlü bu hatalı davranıştan
sıyrılamıyor. Sürekli kaçıyoruz gerçeklerle yüzleşmekten.
Kendimizi dev aynasında görüyoruz. Hayal aleminde yaşıyoruz. İş
lafa geldiğinde hiçbir zaman gerçekleşmeyecek büyük hayalleri
dile getiriyor ama iş icraata geldiğinde donup kalıyoruz. Oysaki
hastalığın tedavisi teşhisle başlar. Bugün dünyanın her
yerinde, Çingenelerin tam insan olmadığına inanan milyarlarca
insanın varlığını kabul etmek zorundayız. Bu gerçekle
yüzleşme, insanlık aleminin saygın bir unsuru olarak hak
ettiğimiz yeri almanın ilk adımı olacaktır. Ancak yerimizi ve
haddimizi bilirsek daha iyi bir konuma gelme şansını
yakalayabiliriz.
***
Çingeneliğimizi
kabul etmek sadece bizi hedefleyen önyargıların farkına varmak,
yaşadığımız toplumda hangi statüde bulunduğumuzu anlamak demek
değildir. Çingeneliğimizi kabul etmek aynı zamanda kendi
tarihimizin de farkına varmaktır. Gaco / Geben kavimleri, tarih
boyunca büyük hayvan sürülerine sahip olmuşlar, geniş
arazilerde tarımla uğraşmışlardır. Çingene kavimleri ise
çeşitli zanaat ve hizmetleri Gaco / Geben kavimlerine sunarak
geçimlerini temin etmişlerdir. Hayal alemine dalan, Çingeneliğini
inkar eden kardeşlerimiz bu gerçeklere de gözlerini kapamakta,
geçmişinden utanır hale gelmektedirler.
Atalarımızın
geçiminin Gaco / Geben kavimlerinden farklı olmasında utanılacak
ne vardır? Bizim atalarımız büyük ozanlar, müzisyenler,
sepetçiler, elekçiler, kalaycılar, demirciler, bakırcılar vs
olarak bir dönemin olmazsa olmaz hizmetlerini sundular insanlığa.
Bizim atalarımız halk hekimleri, ilaç yapıcıları, yalazcılar,
şifacılar, dişçiler olarak modern kurumların kuruluşundan önce
insanlığa maddi manevi sağlık hizmetlerini sundular. Bundan mı
utanıyoruz? Yalanları, hurafeleri atın bir kenara. Çingenelik
göçebe zanaatçı ataların soyundan gelmek demektir. Atalarımızın
hayatında da utanılacak değil gurur duyulacak çok şey vardır.
Çingeneleri
insanlık tarihinden çıkardığınız takdirde geriye zanaat ve
sanat namına çok az şey kalacaktır. Çingeneliğimizi inkar
yerine Çingeneliğe atılan çamuru temizlesek daha iyi olmaz mı?
Unutmayalım ki güneş balçıkla sıvanmaz.
***
Çingeneliğimizi
inkar etmeye devam ettikçe yapılan her iş boşadır. Çingeneliği
inkar üzerine kurulu hiçbir çalışma fayda getirmeyecek, asla
kalıcı olmayacaktır. Önce Çingeneliğimizi kabul edeceğiz.
Toplumun, insanlığın önemli bir bölümünün bizi nasıl
algıladığının farkına varacağız. Acı da olsa bu gerçeklerle
yüzleşeceğiz. Tarihimizin Gaco / Geben kavimleri ile aynı
olmadığını, geleceğimizin de kendine özgü olacağını
anlayacağız.
Çingenelerin
insanlık ailesi içerisinde hak ettikleri saygın konuma ulaşmasının
tek yolu bu acılı süreçten geçmek olacaktır. Ancak geçmişten
bugüne yaşanılan büyük acılarla yüzleştiğimiz, bu acıların
nedenlerini anladığımız takdirde çocuklarımıza temiz bir isim
ve onurlu bir hayat bırakma şansına sahip olabiliriz. Aksi
takdirde her şey eski tas eski hamam devam edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder