10 Aralık 2013 Salı

Nerede Hata Yapıyoruz

Nerede hata yapıyoruz? Türkiye'de sayısı 100'ü aşan Roman derneği kuruldu. 10'a yakın farklı federasyon Roman derneklerini bünyesinde topluyor. Kimi federasyon yöneticileri konfederasyon çatısı altında biraraya gelmeyi tartışıyor. Dünyada ise Çingeneler yararına yapıldığı söylenen bu çalışmaların tarihi ve yaygınlığı Türkiye'ye göre çok daha eskiye uzanıyor. 1971 yılında yapılan 1. Dünya Çingeneler Kongresi bir milattı. 40 yıldır Avrupa'nın çeşitli yerlerindeki Roman Çingenelerini temsil iddiasındaki kurum ve kuruluşlar ciddi bütçelerle çok sayıda proje yaptılar. Sonuç? Toplumumuzu hedefleyen önyargılar ve önyargıların insanlarımızı derin bir yoksulluğa mahkum ettiği gerçeği hiç değişmedi. Balkanlarda ırkçı terörün Çingeneleri hedef alarak yükseldiğini hatırlarsak durumun belli açılardan daha da kötüye gittiğini söylemek bile mümkün.


Öyleyse nerede hata yapıyoruz? Hata temelde. Atılması gereken ilk adım doğru atılmadı. İnşa edilen binanın temeli çürük. O yüzden daha inşaat aşamasındayken sürekli çöküyor. Hem Türkiye'de hem de dünyada Çingeneler adına bir şeyler yaptığını söyleyenler temeli doğru atmayı öğrenene kadar bir arpa boyu dahi yol gitmek mümkün olmayacak.

İlk başta yapılması gereken gerçeklerle yüzleşmekti. Binlerce yıldır hakkımızda saçma sapan hurafeler üretilmiş. Bu efsanelerle, hurafelerle bizim hakkımızda yalan yanlış bilgilere sahip nesiller yetişmiş. Önyargılar etrafımızı sarmış; önyargılar hayatın her alanında gelişmemizi engellemeye başlamış. Ne yazık ki insanlığın büyük bölümünün gözünde saygın bir yere sahip değiliz. Acı ama gerçek, kimileri bize insan gözüyle dahi bakmıyor!

***

Daha en başında yapılması gereken durumun vahametini kabul edip bunu değiştirmek için neler yapılabileceğini tartışmaktı. Peki biz ne yaptık? Her zaman yaptığımızı. Görmezden geldik. Daha da kötüsü Çingenelik sanki bir suçmuş gibi onu başkalarının sırtına yüklemeye çalıştık. Az buçuk eğitimli, ekonomik durumunu düzeltmiş Çingeneler; yoksul, eğitim imkanı bulamamış kardeşlerine Çingene dediler. Kendilerini ise Roman, Abdal, Lom, Dom vs gibi yerel kavim adlarıyla yücelterek Çingeneliğe yüklenen olumsuz bakıştan kendilerini sıyırabileceklerini sandılar.
Cesurca çıkıp Çingeneliğe atılan iftiralarla mücadele etmek yerine bu iftiralar karşısında boyun eğmeyi seçtik. Birey olarak kendimizi kurtarmak içinse Çingeneliği inkar yoluna gittik. Hatta başkalarının bize yaptığı yanlış hareketleri biz kendimizden daha yoksul kardeşlerimize karşı tekrar ettik. Aşağı mahallede oturan yoksul kardeşimize Çingene dedik. Onu hakir görmeye kalktık. Bu sayede Çingeneliğe yapılan iftiraların güçlenmesine farkında olmadan katkıda bulunmuş olduk.

Çingeneler adına hareket ettiğini söyleyenler, 40 yıldır bu alanda çalışma yapanlar ne yazık ki bir türlü bu hatalı davranıştan sıyrılamıyor. Sürekli kaçıyoruz gerçeklerle yüzleşmekten. Kendimizi dev aynasında görüyoruz. Hayal aleminde yaşıyoruz. İş lafa geldiğinde hiçbir zaman gerçekleşmeyecek büyük hayalleri dile getiriyor ama iş icraata geldiğinde donup kalıyoruz. Oysaki hastalığın tedavisi teşhisle başlar. Bugün dünyanın her yerinde, Çingenelerin tam insan olmadığına inanan milyarlarca insanın varlığını kabul etmek zorundayız. Bu gerçekle yüzleşme, insanlık aleminin saygın bir unsuru olarak hak ettiğimiz yeri almanın ilk adımı olacaktır. Ancak yerimizi ve haddimizi bilirsek daha iyi bir konuma gelme şansını yakalayabiliriz.

***

Çingeneliğimizi kabul etmek sadece bizi hedefleyen önyargıların farkına varmak, yaşadığımız toplumda hangi statüde bulunduğumuzu anlamak demek değildir. Çingeneliğimizi kabul etmek aynı zamanda kendi tarihimizin de farkına varmaktır. Gaco / Geben kavimleri, tarih boyunca büyük hayvan sürülerine sahip olmuşlar, geniş arazilerde tarımla uğraşmışlardır. Çingene kavimleri ise çeşitli zanaat ve hizmetleri Gaco / Geben kavimlerine sunarak geçimlerini temin etmişlerdir. Hayal alemine dalan, Çingeneliğini inkar eden kardeşlerimiz bu gerçeklere de gözlerini kapamakta, geçmişinden utanır hale gelmektedirler.

Atalarımızın geçiminin Gaco / Geben kavimlerinden farklı olmasında utanılacak ne vardır? Bizim atalarımız büyük ozanlar, müzisyenler, sepetçiler, elekçiler, kalaycılar, demirciler, bakırcılar vs olarak bir dönemin olmazsa olmaz hizmetlerini sundular insanlığa. Bizim atalarımız halk hekimleri, ilaç yapıcıları, yalazcılar, şifacılar, dişçiler olarak modern kurumların kuruluşundan önce insanlığa maddi manevi sağlık hizmetlerini sundular. Bundan mı utanıyoruz? Yalanları, hurafeleri atın bir kenara. Çingenelik göçebe zanaatçı ataların soyundan gelmek demektir. Atalarımızın hayatında da utanılacak değil gurur duyulacak çok şey vardır.

Çingeneleri insanlık tarihinden çıkardığınız takdirde geriye zanaat ve sanat namına çok az şey kalacaktır. Çingeneliğimizi inkar yerine Çingeneliğe atılan çamuru temizlesek daha iyi olmaz mı? Unutmayalım ki güneş balçıkla sıvanmaz.

***

Çingeneliğimizi inkar etmeye devam ettikçe yapılan her iş boşadır. Çingeneliği inkar üzerine kurulu hiçbir çalışma fayda getirmeyecek, asla kalıcı olmayacaktır. Önce Çingeneliğimizi kabul edeceğiz. Toplumun, insanlığın önemli bir bölümünün bizi nasıl algıladığının farkına varacağız. Acı da olsa bu gerçeklerle yüzleşeceğiz. Tarihimizin Gaco / Geben kavimleri ile aynı olmadığını, geleceğimizin de kendine özgü olacağını anlayacağız.

Çingenelerin insanlık ailesi içerisinde hak ettikleri saygın konuma ulaşmasının tek yolu bu acılı süreçten geçmek olacaktır. Ancak geçmişten bugüne yaşanılan büyük acılarla yüzleştiğimiz, bu acıların nedenlerini anladığımız takdirde çocuklarımıza temiz bir isim ve onurlu bir hayat bırakma şansına sahip olabiliriz. Aksi takdirde her şey eski tas eski hamam devam edecektir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder