Asimilasyon
daha çok olumsuz anlamda kullanılan bir kavram. Bir toplumun; temel
kültür özelliklerini, yaşam biçimine özgü olmazsa olmazları
kaybederek kendisi olmaktan çıkması anlamına geliyor. Entegrasyon
ise özellikle günümüzde Avrupa Birliği'nde yaşayan azınlık
toplumların ve yeni göçmenlerin topluma uyumu ile ilgili olarak
kullanılan bir kavram. Entegrasyon kavramı topluluğun kendi
kültürünü koruyarak içinde yaşadığı toplumla uyum içerisinde
yaşamasını mümkün kılacak şekilde değişmesi anlamına
geliyor.
Biz
Çingeneler içinse ne asimilasyonun ne de entegrasyonun özellikle
Avrupa coğrafyasında tam manasıyla gerçekleşmediği çok açık.
Zaten vicdan sahibi hiçbir kişinin "Çingeneleri asimile
etmek" gibi bir hedefe sahip olmaması gerektiğine inanıyoruz.
Diğer taraftan Çingenelerin birlikte yaşadıkları toplumlara
sağlıklı bir biçimde entegre olmasının bugüne kadar mümkün
olamadığı da çok açık. Nitekim sık sık karar alma gücüne
sahip durumdaki yöneticilerin ağzından Çingenelerin
entegrasyonunun ne kadar güç olduğuna dair sözler işitiyoruz.
Basında, sivil toplum kuruluşlarının yayınladığı bültenlerde
ya da akademisyenler tarafından yayınlanan raporlarda sürekli
Çingenelerin neden bir türlü entegre olamadığı
tartışılmaktadır.
***
"Çingenelerin
neden bir türlü içinde yaşadıkları toplumlara entegre
olamadıkları" sorusunu soranların büyük bölümü açıktan
dile getirmeseler de içinde yaşadığımız toplumlara entegre
olmayı bizim istemediğimizi düşünüyorlar. Onlara göre bizler
içinde yaşadığımız koşullardan çok memnunuz; herhangi bir
düzelmenin, gelişmenin olmasını istemiyoruz. Bu yazı dizisinde
pek çok kişinin aklında yer etmiş olan bu yanlış düşüncenin
neden doğru olmadığını bütün boyutlarıyla ortaya koymaya
çalışacağız.
İşin
gerçeği Çingeneler; yaşadıkları her yerde içinde bulundukları
topluma entegre olmak istemektedirler. Atalarımız gibi bizler de
birlikte yaşadığımız toplumların refah içerisindeki kesimleri
nasıl yaşıyorlarsa öyle yaşamak istiyoruz. Yokluktan,
yoksulluktan sefaletten bıktık. Sorun bizim bunu isteyip
istememizle ilgili değildir. Bu yazı tamamlandığında okurlarımız
görecekler ki aslında temel mesele içinde yaşadığımız
toplumların yönetici ve halklarının gerçekte Çingenelerin
topluma entegre olmasını isteyip istemedikleridir. Şimdilik sadece
ana başlıklar halinde konuyu ortaya koyacağız. Önümüzdeki
haftadan itibaren ise ayrıntılı bir biçimde entegre olmak isteyen
Çingenelerin önlerine çıkarılan engelleri tartışacağız. Son
yazımızda ise yöneticiler ve Çingeneleri temsil eden kuruluşlar
için bazı önerilerimiz olacak.
***
İşte
Çingenelerin neden içinde yaşadıkları topluma entegre
olamadığını veya entegre edilmek istenmediğini ortaya koyan
temel sorular. Bu soruların cevapları önümüzdeki haftalarda bu
sütundan verilecek.
-Binlerce
yıl boyunca Çingene Evrensel Milletine mensup olan kavimler
geçimlerini göçebe zanaatçılıkla karşıladılar. Yerleşik
tarımcı ve hayvan sürülerine sahip göçebelere çeşitli zanaat
ve hizmetleri sunarak karşılığında onlardan gıda maddeleri
aldılar. Çingeneler, neden dolayı başka insanlara ekmek için el
açmak zorunda kaldıkları bu geçim şeklini seçtiler? Neden tarım
veya hayvancılık yaparak kendi gıdalarını kendileri üretmediler?
Bu bir tercih miydi yoksa zorunluluk mu?
-Başlangıçta
ne olmuş olursa olsun Çingene Evrensel Milletine mensup kavimler
tarihin daha sonraki dönemlerinde tarım ve hayvancılık yapmayı
denediler mi? Çingenelerin Gaco toplulukları gibi tarım ve
hayvancılık yapma girişimleri herhangi bir biçimde engellenmeye
çalışıldı mı?
-Çingene
kavimleri sanayinin yaygınlaşması ile birlikte geleneksel
mesleklerini kaybettikten sonra büyük bir kriz yaşamaya
başladılar. Bu dönemde insanlarımız hayatta kalmak için
başkaları tarafından tercih edilmeyen, düşük gelirli,
güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kaldılar. Zaman içerisinde
bu meslekler eskiden olduğundan daha fazla gelir getirmeye
başladığında Çingene olmayanlar mesleklere güçlü bir biçimde
girerek Çingenelerle rekabet etmeye başladılar mı? Normal
koşullarda barışçı bir biçimde yürütülen bu rekabet zamanla
Çingeneleri şiddet kullanarak bu mesleklerden dışlamaya dönüştü
mü? Bu koşullar altında Çingeneler yeniden en az gelir getiren
işleri yapmak zorunda mı kaldılar?
-Tarihin
çeşitli dönemlerinde kentsel veya kırsal bölgelerde yerleşik
yaşama geçmeye çalışan Çingene kavimlerinin önüne çeşitli
engeller çıkarıldı mı? Merkezi bölgelerde yerleşemeyen Çingene
grupları ıssız, başkaları tarafından tercih edilmeyen bölgelere
mi yerleştiler? Bu bölgelerin zamanla ıslahı ve şehir merkezinin
genişlemesi nedeni ile Çingene kavimleri yaşadıkları bu
bölgelerden uzaklaştırılarak tekrar şehir dışında kalan
bölgelere mi yönlendirildiler ?
Yukarıda
sıraladığımız soruların yanıtları, Çingene toplumunun neden
bir türlü içinde yaşadığı toplumlarla entegre olamadığının;
içinde yaşadığı toplumların refah içerisindeki kesimleri ile
aynı şartları paylaşamadığının yanıtını verecektir. Bu
yazının yazılmasındaki temel amaç Çingeneleri her türlü
kötülüğün sorumlusu ve evrensel günah keçisi olarak görenlere
yaşananların sorumluluğunun bize ait olduğu kadar başkalarına
da ait olduğunu gösterebilmektir. Gerçi biliyoruz ki anlayana
sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az!
***
Hepinize
şen bir hafta diliyorum. Neşeniz bol keyfiniz gıcır olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder