10 Aralık 2013 Salı

Gönülçelen Gönlümüzü Çelemedi

ATV'nin yeni dizisi Gönülçelen çok iddialı bir giriş yaptı diziler alemine. Dizinin yapımcılarının, yönetim kadrosunun ve oyuncularının gazetelere verdikleri beyanatları görünce bizde de ciddi bir heyecan uyanmıştı. Söylendiğine göre ciddi bir araştırma yapılmıştı. Klişelerin sınırları zorlanmış konuya farklı bir bakış açısı getirilmişti. Özellikle mahallelerde yoğun bir çalışma yapıldığı, Roman kültürünün gerçekçi bir biçimde yansıtılacağı söyleniyordu.

Dizi ekibi beklentileri baştan yüksek tutmuştu. Ne yalan söyleyelim bir ara biz de ciddi ciddi umutlandık. İşte dedik sonunda Gırgıriye-Darbukatör Baryam-Cennet Mahallesi-Görgüsüzler serisinin dar kalıplarınn dışına çıkmayı başarabilen içimize sinecek, gönlümüzü çelecek bir Çingene dizisi. Ne yazık ki bu beklentilerimiz dizinin ilk bölümünü izlerken hayal kırıklığına dönüştü. Gönülçelen gönlümüzü çelemediği gibi Gırgıriye-Darbukatör Baryam-Cennet Mahallesi-Görgüsüzler serisine ekleneceğinin işaretlerini verdi bizlere.

Birkaç temel noktada eleştirilerimiz var diziye. Birincisi şive meselesi. Mahalle bazlı bir araştırma sonucunda kurgulandığı varsayılan bir dizide Roman şivesinin çok daha gerçekçi bir biçimde yansıtılmasını beklerdik. Malumdur, memleketimizin farklı bölgelerinde farklı farklı Roman şiveleri vardır. Balıkesir Bandırma bölgesinde Türkçe konuşan bir Romanın şivesi farklıdır, İstanbul'da farklı, Trakya'da farklı... Her nasılsa dizideki oyuncuların kimisi Trakya şivesine kaydırmış dilini, kimisi Balıkesir Bandırma, kimisi Trakya... Kimisinin şivesinde ise Romanlık namına hiçbir şey yok. Bildiğin Trakya aksanı ile konuşuyor.

Kimi mahallelerimizde farklı Çingene gruplarının bulunması dolayısıyla farklı şivelere rastlansa da Gönülçelen dizisindeki hayali mahalledeki kadar çok farklı konuşma biçimini hiçbir yerde biraraya gelmemiştir. Anlaşılan dizi yönetimi oyuncuları bu konuda serbest bırakmış. Her biri de kafalarına göre, canlarının istediği gibi Roman taklidi yapmışlar. Adile Naşitlerin, Münir Özkulların büyük oyunculuğu ve ortaoyunu geleneğinden beslenmekten kaynaklanan şive bilgisi olmadığı için üzülerek söylüyorumki Gönülçelen bu açıdan Gırgıriye serisinin fersah fersah gerisinde kalmış.

Yine araştırma eksikliğinden kaynaklanan bir başka nokta çiçekçilik meselesi. Bizim toplumumuzu azıcık tanıyanlar bilir ki çiçekçilik yapan grup ayrıdır, müzisyenlik yapan grup ayrı. Babası kemancı, kızı çiçekçi olsun dizideki gibi; pek rastlanmaz böyle durumlara. Yani bizim toplumumuzda herkesin kafasına göre her mesleği yapması sözkonusu değildir. Farklı gruplar farklı mesleklerde uzmanlaşmışlardır. Tıpkı Cennet Mahallesi gibi Gönülçelen de bu noktayı es geçiyor ve müzisyenlerle çiçekçileri birbirlerine karıştırıyor.

Çiçekçilik meselesi ile ilgili yanlışlar bununla kalsa yine iyi. Bilmiyorum belki bizim eksikliğimiz ama ben bir mahalleye kamyonla çiçek girdiğini ilk kez bu dizide gördüm! Bizim çalışkan çiçekçi kardeşlerimizin ayağına gelmez çiçek. Eğer kendileri yetiştirmiyorlarsa sabahın kör saatinde kalkıp giderler mezata çiçek almaya. Sağolsun Gönülçelen dizi ekibinin hayali mahallesinin hayali çiçekçileri çok şanslılar. Onların ayaklarına geliyor çiçek. Ne diyelim, Gönülçelen ekibinin gönlünden böylesi kopmuş, diyecek bir şey yok.

Kimbilir belki de birgün bizler içimize sinebilecek, gönlümüzü çelecek bir tv dizisi izleyecebileceğiz. Biz olmasak da çocuklarımız...

Hepinize şen bir hafta diliyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder