ATV'nin
yeni dizisi Gönülçelen çok iddialı bir giriş yaptı diziler
alemine. Dizinin yapımcılarının, yönetim kadrosunun ve
oyuncularının gazetelere verdikleri beyanatları görünce bizde de
ciddi bir heyecan uyanmıştı. Söylendiğine göre ciddi bir
araştırma yapılmıştı. Klişelerin sınırları zorlanmış
konuya farklı bir bakış açısı getirilmişti. Özellikle
mahallelerde yoğun bir çalışma yapıldığı, Roman kültürünün
gerçekçi bir biçimde yansıtılacağı söyleniyordu.
Dizi
ekibi beklentileri baştan yüksek tutmuştu. Ne yalan söyleyelim
bir ara biz de ciddi ciddi umutlandık. İşte dedik sonunda
Gırgıriye-Darbukatör Baryam-Cennet Mahallesi-Görgüsüzler
serisinin dar kalıplarınn dışına çıkmayı başarabilen içimize
sinecek, gönlümüzü çelecek bir Çingene dizisi. Ne yazık ki bu
beklentilerimiz dizinin ilk bölümünü izlerken hayal kırıklığına
dönüştü. Gönülçelen gönlümüzü çelemediği gibi
Gırgıriye-Darbukatör Baryam-Cennet Mahallesi-Görgüsüzler
serisine ekleneceğinin işaretlerini verdi bizlere.
Birkaç
temel noktada eleştirilerimiz var diziye. Birincisi şive meselesi.
Mahalle bazlı bir araştırma sonucunda kurgulandığı varsayılan
bir dizide Roman şivesinin çok daha gerçekçi bir biçimde
yansıtılmasını beklerdik. Malumdur, memleketimizin farklı
bölgelerinde farklı farklı Roman şiveleri vardır. Balıkesir
Bandırma bölgesinde Türkçe konuşan bir Romanın şivesi
farklıdır, İstanbul'da farklı, Trakya'da farklı... Her nasılsa
dizideki oyuncuların kimisi Trakya şivesine kaydırmış dilini,
kimisi Balıkesir Bandırma, kimisi Trakya... Kimisinin şivesinde
ise Romanlık namına hiçbir şey yok. Bildiğin Trakya aksanı ile
konuşuyor.
Kimi
mahallelerimizde farklı Çingene gruplarının bulunması
dolayısıyla farklı şivelere rastlansa da Gönülçelen
dizisindeki hayali mahalledeki kadar çok farklı konuşma biçimini
hiçbir yerde biraraya gelmemiştir. Anlaşılan dizi yönetimi
oyuncuları bu konuda serbest bırakmış. Her biri de kafalarına
göre, canlarının istediği gibi Roman taklidi yapmışlar. Adile
Naşitlerin, Münir Özkulların büyük oyunculuğu ve ortaoyunu
geleneğinden beslenmekten kaynaklanan şive bilgisi olmadığı için
üzülerek söylüyorumki Gönülçelen bu açıdan Gırgıriye
serisinin fersah fersah gerisinde kalmış.
Yine
araştırma eksikliğinden kaynaklanan bir başka nokta çiçekçilik
meselesi. Bizim toplumumuzu azıcık tanıyanlar bilir ki çiçekçilik
yapan grup ayrıdır, müzisyenlik yapan grup ayrı. Babası kemancı,
kızı çiçekçi olsun dizideki gibi; pek rastlanmaz böyle
durumlara. Yani bizim toplumumuzda herkesin kafasına göre her
mesleği yapması sözkonusu değildir. Farklı gruplar farklı
mesleklerde uzmanlaşmışlardır. Tıpkı Cennet Mahallesi gibi
Gönülçelen de bu noktayı es geçiyor ve müzisyenlerle
çiçekçileri birbirlerine karıştırıyor.
Çiçekçilik
meselesi ile ilgili yanlışlar bununla kalsa yine iyi. Bilmiyorum
belki bizim eksikliğimiz ama ben bir mahalleye kamyonla çiçek
girdiğini ilk kez bu dizide gördüm! Bizim çalışkan çiçekçi
kardeşlerimizin ayağına gelmez çiçek. Eğer kendileri
yetiştirmiyorlarsa sabahın kör saatinde kalkıp giderler mezata
çiçek almaya. Sağolsun Gönülçelen dizi ekibinin hayali
mahallesinin hayali çiçekçileri çok şanslılar. Onların
ayaklarına geliyor çiçek. Ne diyelim, Gönülçelen ekibinin
gönlünden böylesi kopmuş, diyecek bir şey yok.
Kimbilir
belki de birgün bizler içimize sinebilecek, gönlümüzü çelecek
bir tv dizisi izleyecebileceğiz. Biz olmasak da çocuklarımız...
Hepinize
şen bir hafta diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder