10 Aralık 2013 Salı

Ey Güzel Hıdrellez

Ey güzel Hıdrellez! Ey güzel Bahar! Hoşgeldin sefalar getirdin yurdumuza. Topraktan kaldırdın yarı ölüm örtüsünü kara kışın. Şimdi tüm tabiat şaha kalkmış. Şimdi uykusundan uyanıyor binbir canlı ile beraber ruhumuzun derinliklerindeki özgürlük tutkusu... Duramıyoruz yerimizde. Yeni kıtalar keşfetmek, okyanuslara açılmak istiyoruz. Ey güzel Hıdrellez. Toprağa düşen her bir cemre yangın oldu bizim gönlümüzde. Seni seviyoruz, çünkü sen kara sevdalısı olduğumuz hayatın yeniden doğuşunu müjdeliyorsun. Sen bize umut getirdin. Çok yaşa ey güzel Hıdrellez!

***

Her toplumun geleneğinde farklı isimlerle anılsa da Hıdrellez coşkusu evrenseldir. Her toplumun kendine ait efsaneleri vardır Hıdrellez'e dair. Her toplumun masalları, deyişleri, manileri... Ortak olansa zorlu bir kışın ardından doğan umutlardır. Sıcak mevsimin hem hayatımızdaki hem de gönlümüzdeki buzları çözmesidir Hıdrellez'in insanlığa ulaşan evrensel mesajı.

Sanayi öncesinde mevsimlerin toplumların hayatında önemli bir yeri vardı. Kış durgunluk demekti. Saklanmak, korunmak... Yazsa canlılıktı, hareketti, umuttu. Bu durum hem tarım hem de hayvancılıkla uğraşan Gaco toplulukları için böyle olduğu gibi şüphesiz ki biz göçebe zanaatçılar, Çingeneler için de farklı değildi. Atalarımız kışları mahallelerinde zar zor geçirdikten sonra canlanan tabiatla birlikte arabalarını, çadırlarını alıp mesleklerini icra edecekleri topraklara doğru yollara düşerlerdi. Gittiklere yerlere çeşitli zanaat ürünlerini götürdükleri gibi aynı zamanda gezip gördükleri farklı diyarlara dair haberleri de götürürlerdi.
İşte tüm bu hengamenin, hayat mücadelesinin başlangıç noktasıdır Hıdrellez. Acıları geride bırakmak, yeni umutlara yelken açmak için bir vesiledir.

***

Edirne'de Kakava şenlikleri. Babaeski'de Bolca Nine. İstanbul'da son birkaç yılda popüler hale gelen Ahırkapı. Ama geleneksel haline bakarsak Kağıthane eğlenceleri. Öyle ya, o Kağıthane değil midir bir devirler saraylısını da mahallelisini de aynı mesire yerinde buluşturup Hıdrellez coşkusunun içerisinde kırk yıllık ahbap gibi birbirine yakınlaştıran. İşte böyledir Hıdrellez ruhu, herkes kendince gelir, kendi gibi gelir. Herkes bir olur, can olur. Herkes bir diğerinde bir başka güzellik bir başka yakınlık bulur. Tabiat sarıp sarmalar insanları. Toprak, su, ateş ve hava... Hepsi bir arada ve olması gerektiği gibi durur.

Ve biz Çingeneler! Bizler Hıdrellez ruhunun bekçileriyiz. Görevimiz insanları birbirlerine yaklaştıran, kardeşleştiren bu güzel günün layığınca kutlanıp kutlanmadığını kontrol etmektir. Zira insanlık Hıdrellezleri unuttuğu gün yoldan çıkacak, umutlarını da kaybedecektir. Bu zor görevi omuzlarına almış olan biz Çingeneler aynı zamanda meçhül bir kurtarıcının gelişini bekleriz her Hıdrellez'de. Bir gün kaybolduğu sulardan çıkacağı, yarım bıraktığı işini tamamlayacağı söylenmiştir atalarımız tarafından. Belki bir efsane belki de gizemin diliyle anlatılması hiç kaybolmayan umutların. Kimse bilemez işin aslını. Ama şurası bir gerçek ki Babafingo efsanesi çok yakışır güzel Hıdrellezimize. Biz bu Hıdrellez'de de beklemeye devam edeceğiz bu meçhul kurtarıcıyı.

***

Hıdrellez hepimize kutlu olsun. Bu Çarşamba (5 Mayıs 2010) Radyo Çingene Hıdrellez Özel Yayını yapılacak. Tüm dostlarımızı en azından gecenin belli bir bölümünde bizimle olmaya, neşemizi paylaşmaya davet ediyoruz.
Neşeniz bol, keyfiniz gıcır olsun.
Hepinize şen bir hafta diliyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder