Ey
güzel Hıdrellez! Ey güzel Bahar! Hoşgeldin sefalar getirdin
yurdumuza. Topraktan kaldırdın yarı ölüm örtüsünü kara
kışın. Şimdi tüm tabiat şaha kalkmış. Şimdi uykusundan
uyanıyor binbir canlı ile beraber ruhumuzun derinliklerindeki
özgürlük tutkusu... Duramıyoruz yerimizde. Yeni kıtalar
keşfetmek, okyanuslara açılmak istiyoruz. Ey güzel Hıdrellez.
Toprağa düşen her bir cemre yangın oldu bizim gönlümüzde. Seni
seviyoruz, çünkü sen kara sevdalısı olduğumuz hayatın yeniden
doğuşunu müjdeliyorsun. Sen bize umut getirdin. Çok yaşa ey
güzel Hıdrellez!
***
Her
toplumun geleneğinde farklı isimlerle anılsa da Hıdrellez coşkusu
evrenseldir. Her toplumun kendine ait efsaneleri vardır Hıdrellez'e
dair. Her toplumun masalları, deyişleri, manileri... Ortak olansa
zorlu bir kışın ardından doğan umutlardır. Sıcak mevsimin hem
hayatımızdaki hem de gönlümüzdeki buzları çözmesidir
Hıdrellez'in insanlığa ulaşan evrensel mesajı.
Sanayi
öncesinde mevsimlerin toplumların hayatında önemli bir yeri
vardı. Kış durgunluk demekti. Saklanmak, korunmak... Yazsa
canlılıktı, hareketti, umuttu. Bu durum hem tarım hem de
hayvancılıkla uğraşan Gaco toplulukları için böyle olduğu
gibi şüphesiz ki biz göçebe zanaatçılar, Çingeneler için de
farklı değildi. Atalarımız kışları mahallelerinde zar zor
geçirdikten sonra canlanan tabiatla birlikte arabalarını,
çadırlarını alıp mesleklerini icra edecekleri topraklara doğru
yollara düşerlerdi. Gittiklere yerlere çeşitli zanaat ürünlerini
götürdükleri gibi aynı zamanda gezip gördükleri farklı
diyarlara dair haberleri de götürürlerdi.
İşte
tüm bu hengamenin, hayat mücadelesinin başlangıç noktasıdır
Hıdrellez. Acıları geride bırakmak, yeni umutlara yelken açmak
için bir vesiledir.
***
Edirne'de
Kakava şenlikleri. Babaeski'de Bolca Nine. İstanbul'da son birkaç
yılda popüler hale gelen Ahırkapı. Ama geleneksel haline bakarsak
Kağıthane eğlenceleri. Öyle ya, o Kağıthane değil midir bir
devirler saraylısını da mahallelisini de aynı mesire yerinde
buluşturup Hıdrellez coşkusunun içerisinde kırk yıllık ahbap
gibi birbirine yakınlaştıran. İşte böyledir Hıdrellez ruhu,
herkes kendince gelir, kendi gibi gelir. Herkes bir olur, can olur.
Herkes bir diğerinde bir başka güzellik bir başka yakınlık
bulur. Tabiat sarıp sarmalar insanları. Toprak, su, ateş ve
hava... Hepsi bir arada ve olması gerektiği gibi durur.
Ve
biz Çingeneler! Bizler Hıdrellez ruhunun bekçileriyiz. Görevimiz
insanları birbirlerine yaklaştıran, kardeşleştiren bu güzel
günün layığınca kutlanıp kutlanmadığını kontrol etmektir.
Zira insanlık Hıdrellezleri unuttuğu gün yoldan çıkacak,
umutlarını da kaybedecektir. Bu zor görevi omuzlarına almış
olan biz Çingeneler aynı zamanda meçhül bir kurtarıcının
gelişini bekleriz her Hıdrellez'de. Bir gün kaybolduğu sulardan
çıkacağı, yarım bıraktığı işini tamamlayacağı
söylenmiştir atalarımız tarafından. Belki bir efsane belki de
gizemin diliyle anlatılması hiç kaybolmayan umutların. Kimse
bilemez işin aslını. Ama şurası bir gerçek ki Babafingo
efsanesi çok yakışır güzel Hıdrellezimize. Biz bu Hıdrellez'de
de beklemeye devam edeceğiz bu meçhul kurtarıcıyı.
***
Hıdrellez
hepimize kutlu olsun. Bu Çarşamba (5 Mayıs 2010) Radyo Çingene
Hıdrellez Özel Yayını yapılacak. Tüm dostlarımızı en azından
gecenin belli bir bölümünde bizimle olmaya, neşemizi paylaşmaya
davet ediyoruz.
Neşeniz
bol, keyfiniz gıcır olsun.
Hepinize
şen bir hafta diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder