10 Aralık 2013 Salı

Romlar, Çingeneler, Göçebe Zanaatçilar 18/01/2009

Cingeneyiz.org ilk kurulduğu günden itibaren çeşitli tartışmaların ortaya çıkmasına neden oldu. Gidişat bambaşka bir yöndeyken, Türkiye'de birilerinin çıkıpta Çingene sözcüğünü kullanarak site yapması yadırgatıcıydı. Üstelik Türkiye'de o dönemde kurulan çok sayıda sivil toplum örgütü de "Çingene" yerine "Roman" sözcüğünü tercih ediyordu. Biz çok net bir biçimde "Ben bir Çingeneyim" dedik. Tepki de topladık beğeni de.

Tepkiler de beğeniler de sadece kendi ülkemizin sınırları içerisinde olmadı. Özellikle Balkanlardan çok çeşitli değerlendirmeler geldi. Rom derneklerinin yöneticileri, Rom aydınları, akademisyenler... Kimi zaman sert ifadelerle adımızı değiştirmemizi, aksi halde Balkan coğrafyasındaki Rom toplumunun bizi bir parçası olarak kabul etmeyeceğini söyleyenler bile oldu. Zamanla bizim yaklaşımımız anlaşıldıkça bu ifadeler yumuşadı. Eleştiriler daha anlayışlı bir tondan yapılır oldu.

Bugün için Cingeneyiz.org'un tutumu hala tam anlamıyla anlaşılmış değil. Sitemizin temel metinlerinden yola çıkılarak bazen yanlış yorumlar yapılabiliyor. Bu yazıyı bu yanlış yorumların önüne geçmek ve tam olarak nerede durduğumuzu anlatmak için yazıyoruz.
Birincisi en başından beri Çingenelik her şeyden önce bir yaşam tarzıdır diyoruz. Etnik ya da ırka dayanan kalıplar Çingene gerçekliğini kuşatamaz diyoruz. Bu mesele en çok yanlış anlaşılan noktalardan biri oldu. Bu değerlendirmemizi özellikle Doğu Avrupalı dostlarımız, Rom dilini, Rom tarihi tümüyle inkar ettiğimiz şeklinde yorumladılar. Oysa gerçek asla böyle değil.

Çingenelik (To be a gypsy ) sadece Rom olmak demek değildir. Bu ismi (Çingene, Tsigani ya da Gypsy ) ortayan atanlar, bizleri adlandırmak için kullananlar Gacolar olmuştur. Gaco (Sözcüğü burada en geniş anlamıyla kullanıyorum) belli bazı özelliklere sahip olduğunu düşündüğü gruplara bu adı verir. Nedir bu özellikler bir düşünelim.

Toprağında tarımla uğraşan bir çiftçi. Kendi mutfak malzemelerini kalaylayan ya da kendisine metal eşya satan göçebe insanları tanır. Bu insanlar yılın belli zamanlarında köyünün yakinlarina gelip çadır kurar.

Hayvan sürüleri besleyen, hayvanlarına yeni otlak alanları bulmak için dolaşan bir çoban göçebe (Pastoral Nomad). Kendisi ile birlikte göç eden, ama kendi kamp alanının biraz uzağında çadır kuran; metal eşya, kap kacak üreten; at yetiştiren, düğününde müzik aletleri çalan göçebeyi tanır.

Hem çiftçi hem de çoban göçebe; bu insanlara bir ad takar. İsim bir yerde Çingene olur başka bir yerde Gypsy, başka bir yerde Nawar... Bu adı takarken onun konuştuğu dili, geldiği coğrafyayı bilmez. Bildiği kendisine zanaat ürünleri veya çeşitli hizmetler sunduğu ve bunun karşılığında gıda maddesi ya da para aldığıdır.

Sonra her üçü de kentli olur. Ama değişen bir şey olmaz; geçmişin hatıraları; eski zamanlarda Çingene olarak adlandırılanın kentte de Çingene olarak anılmasına neden olur.
Sosyal bilim, bizim insanlarımıza başka bir isim vermiştir. Commercial Nomads ya da Peripatetics. Türkçeye göçebe zanaatçı olarak çevirmek en doğrusudur. Peki göçebe zanaatçılar bir etnik grup mudur? Elbetteki hayır; nasıl İskoçların, Almanların, Turanilerin çiftçileri, Çoban göçebeleri varsa; aynı şekilde Göçebe zanaatçıları da vardır. Göçebe zanaatçılık bir yaşam tarzı, sosyo-ekonomik bir kategoridir. Çingene, Gypsy, Nawar gibi sözcükler ise Göçeve zanaatçı olmayanların göçebe zanaatçılara verdikleri adlardır.

Bu söylediklerimizden, Romların bir tarihi ve dili olduğunu inkar ettiğimiz sonucu çıkar mı? Asla, tıpkı diğer göçebe zanaatçı toplumlar gibi Romların da bir tarihi vardır. Muhtemelen Kuzey Hindistan'da başlayan ve Avrupalı göçebe zanaatçılarla kaynaşma süreci ile şekillenen bir tarih. Ve elbette bu tarihin izlerini taşıyan bir dil. Hem de güçlü, her şeyiyle oturmuş bir dil.

Aynı şekilde Romlar dışındaki diğer göçebe zanaatçı grupların da bir tarihi vardır. İrlandalı kalaycıların, Rudarilerin, Abdalların ve diğerlerinin. Bizim söylediğimiz hepsinin ayrı birer hikayesi olmasına karşılık tüm bu grupların göçebe zanaatçılık ortak paydası altında birleştiğidir. Bu birleşmenin popüler ifadesi, Göçebe zanaatçı olmayanların bizleri; aramızdaki ayrımları bir kenara bırakarak Gypsy, Nawar ya da Çingene-Çingan diye çağırmasıdır.

Yanlış anlaşıldığımızı düşündüğümüz ikinci nokta sitemizin adıdır. Hep soruluyor; Çingene sözcüğü Çingenelere ait değil. Örneğin Romani dilinde geçmiyor. Öyleyse neden bu sözcüğü kullanıyorsunuz? Ayrıca şunu da ekliyorlar. Bu sözcüğe olumsuz önyargılar yüklenmiştir. Gacolar bizi aşağılamak için kullanıyorlar. Kullanmayın bu sözcüğü! Bu eleştirileri yapan dostlarımızın samimiyetine inanıyoruz. Ama madalyonun diğer yüzü de var.

Evet Çingene olmayanlar, Çingene sözcüğünü olumsuz önyargılar yükleyerek kullanıyorlar. Pis Çingene, hırsız Çingene, aşağılık Çİngene diyorlar. Ama hiç kimsenin şüphesi olmasın; biz kendimizi yeterince anlatamadığımız, bizden kaynaklanan sorunları çözemediğimiz sürece adımızı ne yaparsak yapalım Çingene ya da Gypsy sözcüklerine yüklenen anlamlar yarın yeni sözcüklere de yüklenecektir. Bugün Pis Çingene diyen yarın Pis Rom da der.

Biz ad değiştirmenin çözüm olmadığına inanıyoruz, çözüm önyargıları kırmak için kendini anlatmak; başkaları ile sağlıklı bir iletişim kanalı açmaktır. Bunun için de en doğru olan Gaco seni nasıl adlandırıyorsa kendi tanıtımını o sözcükle yapmaktır. Aksi halde sorun katlanarak devam eder. Çözümsüz bir hale gelir.

İşin garibi aydınlarımızı bir kenara koyarsak Türkiye'de Roman- Çingene ayrımı çok komik bir noktaya gitmektedir. Kendisi için Roman sözcüğünü tercih eden kardeşlerimizin bir bölümü Çingene kelimesini tümüyle reddetmiyor. Ben Çingene değilim ama aşağı mahallede yaşayan yoksul komşum Çingene diyor. Bir bakıma başkasının kendisine reva gördüğü muameleyi o da kendi insanına reva görüyor. Bu durum en kibar ifadeyle söyleyelim ayıptır. Bizi küçük düşüren bir vaziyettir.

İşte biz tüm bunlara karşı Çingeneyiz diyoruz. Diğer taraftan bu bizim kendi şartlarımız için anlamlıdır. Avrupalı dostlarımız eğer artık Rom sözcüğünün yeterince yaygınlaştığını, Gacoların kendilerini bu sözcükle hatırladığını düşünüyorlarsa; bu sözcükteki ısrarlarına elbetteki saygı duyarız. Türkiye Romları da zaten Avrupa Romları ile benzer bir tarihsel süreci ve bu sürecin ürünü olan aynı dili paylaşmaktadır. Bu açıdan Rom kimliğini paylaşmak bizi rahatsız etmez. Yaptığımız vurgu önyargıları aşmak noktasında yapılması gereken tanıtımın niteliği ile ilgilidir.

Söylediklerimizi özetleyelim
-Eski toplumlarda nasıl ki tarımla uğraşan çiftçiler, hayvan sürüleri besleyen çoban göçebeler varsa; bu gruplara zanaat ürünleri ve hizmetler sunan göçebe zanaatçılar da olmuştur. Göçebe zanaatçı olmayanlar göçebe zanaatçılara her yerde farklı isimler vermişlerdir. Çingene, Gypsy, Nawar gibi.
-Genel olarak Çingene ya da Gypsy olmak bir etnik (sözcüğü dar anlamda kullanıyorum ) aidiyete işaret etmez. Buna karşılık ortak bir tarihi geçmişe sahip olan farklı göçebe zanaatçı gruplar bu özellikleri taşır. Örneğin Romlar Kuzey Hindistan'dan Abdallarsa Orta Asya'dan başlayan bir tarihi sürecin sonucunda bugünkü kimliklerine ulaşmışlardır.
-Çingene sözcüğünü kullanmamız, isim değiştirerek önyargıların aşılamayacağını düşünmemizdendir. İsim değişir ama önyargılar ortadan kalkmaz. Doğru olan kendimizi doğru tanıtmak ve bizden kaynaklanan hataları düzeltmektir. Önyargılar ancak bu şekilde aşılabilir.


Sonuç olarak şöyle bitirelim. Avrupalı kardeşlerimizin 1971 1. Dünya Roman Kongresi ile somut hale gelen, önyargıların aşılması doğrultusundaki çabalarını eleştiri hakkımızı saklı tutarak saygıyla karşılıyoruz. Diğer taraftan onların da farklı koşullara sahip olan bizlerin durumunu doğru değerlendirmelerini bekliyoruz. İnancımız şu yönde birbirimizi daha iyi anlamak için çaba gösterirsek; genel olarak toplumumuzu başkalarına daha iyi anlatabilir; önyargıların aşılması için daha verimli çabalar ortaya koyabiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder